tanım: fetö bağlamı ele alındığında, tövbe eden eski örgüt elemanlarıdır. nitekim bunlar tövbe etmeden önce de fetö aynı tarz ve yöntemlerle benzer suçları işlemekte, sadece darbe teşebbüsünde bulunmamaktaydı.
şu içinden geçmekte olduğumuz günlerde ekranları süslemektedirler. hüseyin gülerce, latif erdoğan, nurettin veren, said alpsoy ve diğerleri. samimiler mi? izleyenlere hiç de öyle gelmediklerini buradan kendilerine iletmek isterim. çünkü ortalama bir iq ve muhakeme yeteneğine sahip türk izleyicileri, 20+ yılda bu örgütün askeriyede, siyasette, hukuk ve diğer alanlarda, basit bir dini cemaat olmanın getireceği durumların çok ötesinde ve dışında işlerini görmüş olan sizlerin yine bu kadar uzun zaman boyunca bu örgütün basit bir dini cemaat olduğunu düşündüğünüze dair ifadelere kıçlarıyla gülmekteler.
samimiyetsizliğin ötesinde, bu itirafçıların hepsi katıldıkları programda tek tek suç işlediklerini itiraf etmekte, devletin gizli bilgilerini sızdırdıklarını, yasal olmayan yollarla para topladıklarını, şantaj, tehdit vb. yöntemlerle kazanç sağladıklarını anlatmaktalar. bunlar da "bilmiyorum, hatırlamıyorum" gibi geçiştirdikleri dişe dokunur mevzuların yanında anlatmakta beis görmedikleri, kendilerine göre çerezden mevzular üstelik. dolayısıyla bu süreçte adil bir yargılama yapılacaksa, bu itirafçılar da mutlaka ciddiyetle sorgulanmalı, cezalandırılmalılar. itirafçılık becerilerine göre belki cezalarında indirime gidilebilir. fakat yok öyle tsk'nın bilgilerini amerikan kuklası bir herife taşıyıp "görmüyordum, gözlerim açıldı" diyerek işin içinden yırtmak.
hüseyin gülerce'ye gelince.. ergenekon, balyoz ve şike davalarına ilişkin zaman gazetesi'ndeki köşesinden yazdıkları henüz çok taze. kendisi içlerinde en geç tövbe edeni ve dolayısıyla suç yükü bakımından belki de en ağır heybeyi taşıyanı. bu ülkenin o dönem bir guguk devletine çevrildiğini yazdığımızda kendisi "iktidarımızda futbolun da girilemeyen kalelerine girildi" diye ahkâm kesmekteydi. şimdi, türkiye cumhuriyeti devleti yeniden güçlü bir hukuk devleti yapısına kavuşacaksa, ki temennimiz bu, bu arkadaşı adliyeye alalım.
şu içinden geçmekte olduğumuz günlerde ekranları süslemektedirler. hüseyin gülerce, latif erdoğan, nurettin veren, said alpsoy ve diğerleri. samimiler mi? izleyenlere hiç de öyle gelmediklerini buradan kendilerine iletmek isterim. çünkü ortalama bir iq ve muhakeme yeteneğine sahip türk izleyicileri, 20+ yılda bu örgütün askeriyede, siyasette, hukuk ve diğer alanlarda, basit bir dini cemaat olmanın getireceği durumların çok ötesinde ve dışında işlerini görmüş olan sizlerin yine bu kadar uzun zaman boyunca bu örgütün basit bir dini cemaat olduğunu düşündüğünüze dair ifadelere kıçlarıyla gülmekteler.
samimiyetsizliğin ötesinde, bu itirafçıların hepsi katıldıkları programda tek tek suç işlediklerini itiraf etmekte, devletin gizli bilgilerini sızdırdıklarını, yasal olmayan yollarla para topladıklarını, şantaj, tehdit vb. yöntemlerle kazanç sağladıklarını anlatmaktalar. bunlar da "bilmiyorum, hatırlamıyorum" gibi geçiştirdikleri dişe dokunur mevzuların yanında anlatmakta beis görmedikleri, kendilerine göre çerezden mevzular üstelik. dolayısıyla bu süreçte adil bir yargılama yapılacaksa, bu itirafçılar da mutlaka ciddiyetle sorgulanmalı, cezalandırılmalılar. itirafçılık becerilerine göre belki cezalarında indirime gidilebilir. fakat yok öyle tsk'nın bilgilerini amerikan kuklası bir herife taşıyıp "görmüyordum, gözlerim açıldı" diyerek işin içinden yırtmak.
hüseyin gülerce'ye gelince.. ergenekon, balyoz ve şike davalarına ilişkin zaman gazetesi'ndeki köşesinden yazdıkları henüz çok taze. kendisi içlerinde en geç tövbe edeni ve dolayısıyla suç yükü bakımından belki de en ağır heybeyi taşıyanı. bu ülkenin o dönem bir guguk devletine çevrildiğini yazdığımızda kendisi "iktidarımızda futbolun da girilemeyen kalelerine girildi" diye ahkâm kesmekteydi. şimdi, türkiye cumhuriyeti devleti yeniden güçlü bir hukuk devleti yapısına kavuşacaksa, ki temennimiz bu, bu arkadaşı adliyeye alalım.