alamut – Muhalif Sözlük
sloven yazar wladimir barthol'un başyapıtı, fedailerin kalesi.her ne kadar rivayetler üzerine kurulup gerçekmiş gibi algılansa da çoğu bilginin gerçeği yansıtmadığı buna karşın hasta olunası, elden düşürülemeyen, kafanızı kaldıramayacağınız akıcılıkta bir dünya. okumaya başlayıp ,vaktinizden 80-100 sayfa kadar verdiyseniz adamakıllı, artık bitene kadar her yaptığınızda onu düşünür,ne olacak diye dayanamaz sonuna göz atar ve kitabı okumamaktan kendinizi alamazsınız.

hasan sabbah'ın "impossible" dehasına hayran kalmak yazar arkadaşların tasdik edeceği gibi kaçınılmaz sondur. öyle ki kitabın etkisi bitirdiğinizde sona ermez sizi şia ve kolları, alamut,deylem,qazvin,iran,ismaili mezhebi hakkında da araştırmaya sürükler ve belki de benim gibi sizi iran yolcusu yapar. yalnız qazvin de alamut kalesini kitap kapağındaki gibi en azından kalıntılar ile düşlüyorsanız, kitabın kahramanlarından halime gibi hayallerinizi şahrud'a doğru atlamış görürsünüz.

beni en çok etkileyen ilk 3 romandan biridir.Manyak ötesi zekaya sahip Hasan Sabbah'ın gözünden yarı insan-yarı şeytan TüRKLERi ve devleti SELÇUKLULAR üzerine oynanan suikast ve korku dolu planlarını , ama en çok da sahte cennetini,hurileri, ve felsefik görüşlerin karmaşasında ortaya çıkan sapık mezhebin kandırılan askerlerini büyülenerek okuyacaksınız ..

(u: yalancı Cennet) (u: içinde) (u: Huri var bi dene) (u: Halime) (u: yan bakan) (u: çızarım)
kurgu olmasına rağmen gerçeklik hissini iliklerinize kadar hissettiren ender kitaplardan.kitabı okurken cennet bahçelerini hayal edersiniz.ve kendinizi bir karaktere yakıştırırsınız.(u: ben mesela bizim arkadaşların ifadesiyle ibn-i tahirdim)

ayrıca cennet bahçesindeki hurileri bölüşmek için kavga ettiğiniz bile olur.(u: meryem benim ona göre)

o kadar sahicidir yani..
kitap slovence'den fransızca'ya fransızca'dan almanca'ya almanca'dan türkçe'ye çevrilmiştir.birinci basım 1998 yurt kitap-yayından çıkmıştır.
---------------alıntı---------------
''hıristiyanların zaman ölçüsü ile 1092 yılının ilk baharında hatırı sayılır büyüklükte bir kervan, semerkant'tan başlayarak buhara üzerinden horasan'ın kuzeyindeki elbruz platosuna dek uzanan, bir zamanlar muzaffer orduların kullandığı eski yolun üzerinde ağır ağır ilerliyordu. karların erimeye başlamasıyla birlikte buhara'dan ayrılan kervan haftalardır yollardaydı...' 'avni oğlum, tahir'in torunu! ' demişti ona. 'doğruca demavend dağı'na giden yolu tut. rey'e ulaşınca şahrud irmağı' na giden yolu sor. irmağın kaynağı sarp bir vadide bulunmaktadır; oraya çık. büyük bir kale göreceksin: bu yerin ismi alamut kalesidir, yani 'kartal yuvası...''

---------------alıntı---------------

(u: kitabın arka kapağı)