tanrı kelimesinden rahatsız olan türk – Muhalif Sözlük
Dedelerinden atalarından bile daha fazla Müslümanlık hassasiyetine! sahip olduğunu zanneden Türktür. Hayır öyle iddia etmez ama Tanrı kelimesinden duyduğu rahatsızlık öyle gösteriyor onu bence.

Mesela bilmez ki, onun Müslüman ataları Hacı Bektaşi'ler, Mevlana'lar, Yunus'lar, Yesevi'ler tanrı kelimesinide sık sık kullanmıştır. Hatta Yunus çalap sözcüğünü bile kullanmıştır o da Tanrı demektir.

Bu arkadaşımız Allah kelimesine alternatif olarak yine Arapça sözcükler seçmiştir kendisine. Mesela "ya rabbim" der "ey mevlam" der "cenabı hakkım" der ama sen "yüce tanrım" dersen "hooppp ne tanrısı" der. Allah'ın 99 isminde var mı Tanrı der. Bu çok bilgili arkadaş bilmez ki Allah'ın 99 isminde RAB de yoktur. Ama anlatamazsın. Birde Allah'ın sadece 99 isminin olduğunu zanneder.

Bende Müslümanım elhamdülillah. Gerçi bazı uç kesimlerin kafir ya da en azından bidat olarak gördüğü fikirleri savunurum ama yine de Müslümanım sonuçta. Benim kızgınlığım haşa ne Allah kelimesine ne Rab kelimesine.

iranlı Müslüman Hüda derken kimse kızmıyorsa Tanrı'ya da kimse kızamaz arkadaş.
eski rektörümüzün "kendi yurdumuzda ezanımız kendi dilinde okunmuyor" diye çığırtkanlık yapmasının ardından, kampüsteki camiyi vaktinde kapatma girişiminde bulunması, böyle laikçi bir tip olarak gezinmesi, "ana dilde ibadet" kavramına şiddetle sahip çıkması bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dememize sebep olmuştur.

bu misal, tanrı kelimesinin etrafında da benzer şeyler görülmekte. şahsen hiçbir yerde tanrı, hüda, yezdan gibi kelimelerin kullanımına bidat diyeni görmedim. sorun şu ki, entelektüel bakış açısıyla bunu "dile sahip çıkma" olarak görenlerin tanrı kelimesinin kullanımı konusunda ısrarcı oluşu/bunu zaruri görmesi konunun dilden önce din ile ilgili olduğunu es geçtiklerini gözler önüne seriyor.

tanrı, ilah, rab, yezdan, hüda, mevla v.b kavramların hepsi yaratıcıyı ifade eder. bu, hudut çizilebilecek bir alan da değil. adam efendim diye de seslenir tanrısına, yaratıcım diye de. sorun şu ki, bu kavramlar "allah" ismi ile işaret edilen kavramın kapsadığı anlamlardan yoksundur. yani birer alternatif değildirler.

(bkz:##2664)

tanrı kelimesinden rahatsız olmak bir problemdir bence de. dar görüşlülüğün alemi yok. ama militarist bir bakış açısıyla bu olaya yaklaşmanın da alemi yok. allah ismi özel isimdir. hindu'ların hüdâsı, tao'ların tanrısı, zerdüşt'lerin yezdan'ı, süryani'lerin rabbi vardır ama allah ismi tüm bu tanrısal kavramların ötesinde(u: islam inancına göre), bambaşka bir yerdedir.

dolayısıyla bu kelimeler, allah'ın sadece "ilah"lık vasfına atıfta bulunabilir. allah ismi ile işaret edilen anlamların bundan çok çok daha fazla olduğunu bilen bir müslüman, bu kelimelerin buna (b: alternatif) olamayacağının da farkındadır.

kullanılmasında herhangi bir sakınca gören izansızdır. kullanılmasının şart olduğunu düşünen gibi..
Osmanlılar zamanında yapılmış ilk satır altı Kur’an tercümesi 15. yüzyılın başlarına aittir. Bu tercümeyi yapan Muhammed bin Hamza büyük ihtimalle ilk Osmanlı şeyhülislamı olan Muhammed bin Hamza el-Fenârî, yani Molla Fenârî’dir. Orada da el-hamdü lillah kelimelerinin altında “ögmek Tangrınungdur” yazar. Görüldüğü gibi Karahanlı devri mütercimi Allah kelimesini Tanrı sözüyle Türkçeye çevirmekte sakınca görmemiştir. Bugünün Müslümanları Tanrı deyince köpürüyorlar; çünkü onlar, Molla fenari'den daha fazla Müslümandırlar (!). (A. Bican ercilasun)

Onlar ki Yunus Emre'nin ne doksan dokuz adda ne de arapçada olan çalap kelimesini kullandığından da bihaberler. Gönül çalabın tahtı çalab gönle baktı iki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise.
fatih kapıya dayandığında meleklerin cinsiyetini tartışan bizanslı dingillere benzer. memleketi elden gidecektir, böyle tarak kürek işlerle meşgul olur.
tanrı dediğinde allah tarafından anlaşılamayacağını düşünen kişi.
allah'ın zatî ve sübûti sıfatlarından bihaber olmalı kendisi.