ibda c – Muhalif Sözlük
islami büyük doğu akıncılar cephesi'nin kısaltılmışıdır.

Pasif Milli görüşçülerin radikal düşünceli akıncılar kanadından bir grup necmettin erbakan'ın ve tabanının eylemsizliğini, msp'lilerin (b: sözde mücahid) olduklarını savunup mücadeleye girişmek amacıyla gölge dergisini çıkartarak (b: ak-doğuşçular) diye bir örgüt kurdu. ve etkilendikleri büyük doğu ideolocyası'nın mütefekkiri-banisi necip fazıl'ı lider olarak benimsediler.

Ak-doğuşçular dergi yayınlarıyla mhp,msp,yeniden milli mücadeleciler'in de ortak hedefi olan muhafazakar-mütedeyyin tabana seslendiler. yalnız legal ve büyük bu siyasi ve fikir yapılarından dolayı güçlerini ve etkilerini tam olarak konuşlandıramıyorlardı. bu yüzden rakip-düşman olarak solcuları değil de yukarıda adı geçen parti ve gençlik yapılarını görüyorlardı. 12 eylül cuntası sonrası örgüt de diğerleri gibi sekteye uğramış bir kısmı cezaevine girmiş ve dağılmaya başlamıştı.

yalnız dağılmadan evvel dışarıda kavgalı oldukları tabanın ülkücü ve milli görüşçü kanadını içeride yayınları ve somut-net-radikal-dağdağalı fikirleriyle etkilemeye çalıştılar ve bir kısmı üzerinde başarılı oldular. özal döneminde siyasi yasakları biten ve parti tabanlarının partisiz-derneksiz-vakıfsız kaldığı bir zamanda dışarı çıkarak yeniden yapılanmaya gittiler ve yukarıda künyesi yazılı ibda-c adını aldılar.

1986 yılında tavır dergisinin basımıyla necip fazıl kısakürek'in öğrencisi salih izzet erdiş -kullandığı adıyla salih mirzabeyoğlu- tarafından anayasa olarak benimsedikleri "ideolocya örgüsü" kitabındaki (b: başyücelik devleti)'nin temelini oluşturmak ve sonunda bu ehl-i sünnet vel cemaat devletinin kurulmasını sağlama amacıyla eylemlerine başladılar.

(b: tavır) dergisinde üstad necip fazıl'ın külliyatını anafikir olarak kullanıp işlemelerinin yanında ciltler halinde kitaplar yazan kumandan diye hitap ettikleri salih mirzabeyoğlu da güya üstadın fikirlerini mevcut zamana, yoruma ve etkili eyleme açmıştı ve makalelerle görüşleri deklare ediliyordu.

kendileri gibi islami tabana yayın yapan fethullah gülen hocacı nurcuların sızıntı dergisini, iskenderpaşa dergahlı esad coşan'ın islam dergisini, hizbuttahrir'ci ercüment özkan'ın (b: iktibas dergisi)ni ve (b: islami entelijansiya) diye tanımlanan mezhepsiz ali bulaç ekibinin (i: bilgi ve hikmet dergisi)ni, ileride fp(u: fazilet partisi)de ve hadep(u: şimdiki bdp)de genel başkan yardımcılığı da yapmış olacak mehmet metiner'in girişim dergisini ve daha nice 79 iran islam devrimi sonrasında patlama yapmış islami dergilere ve yazarlarına eleştiri getirmişlerdi.

sıkı bir sunni anlayışa , literatürdeki deyimiyle (b: orthodox islam) anlayışına sahiplerdi. şia'yı, şiileri, şii yazarları, bunları övenlerini, düşman olarak gördüklerinden islami taban içerisinde islamcılığı en sert olanlarıydı. zira demokrasiye,liberalliğe ve ılıman islamcılığa, şii anlayışa savaş açtıklarından dikkatleri üzerlerine çekmişlerdi. koyu anti-emperyalist tavırları vardı.

90lı yıllarda ayrışmaya giden ülkücüleri gözlerine kestirdiler. ve nizam-ı alem ülkücülerinden önce bir kısım yusufiyeli islamcı ülkücüler bunlara katıldılar. bbp ve nizam-ı alem ocakları'nın kurulumuna çok sevinmişlerdi. öyle ki milli mutabakat çağrısı ile muhafazakar tabanın ilgisini çeken bbp ve nizam-ı alem ocaklarına hücum ettiler. maalesef bir müddet sonra muhsin başkan tehlikenin boyutunu görüp tv'lere çıkıp ibda-c'nin işaret ve baş parmakları açmasıyla oluşan "Victory"nin V'sini yapıp "(i: bunun bizimle alakası yoktur)" demiştir.

Bir kaç bombalama, banka-kilise kundaklama girişimleri, devlet malı olan şeylere zarar verme, atatürk büstlerine saldırma, duvar yazıları ve birkaç adam öldürme dışında eylemlerine bakarak çok da güçlü-büyük bir terörist örgüt olduğu söylenemez. illegal örgütçülüğüne daha çok basın-yayın yollu devam etmektedirler. el kaide'yi savunurlar ve türkiye'de vuku bulan cahil beyni yıkanmış maşa müslümanların her eylemlerini sahiplenirler.

zamanla taraf dergisiyle muhafazakar tabanın adreslerine abonelikle gelmeye başlamışlardı. meşhur "taraf olmayan bertaraf olur" sloganı onların ürünüdür. (b: akıncı'nın yolu), (b: kaide) isimleri altında dergiler çıkartarak anti-amerikancı yazılar yayınlamışlardır. şii düşmanlıklarından dolayı iran'daki sunni kürdistan eyaletindekilerin isyanlarını desteklemişlerdir. pjak'a olan övgüler sonradan güneydoğu'da pkk ile protestolar,gösteriler gibi eylem birliğine kadar varmıştır. hatta dhkp-c ile bir ara karşılıklı eylem birliği deklare etmişlerdi yayınlarında.

1998 yılında örgütün "kumandan"ı salih mirzabeyoğlu tutuklanıp dgm'de "(i: mevcut anayasal düzeni silahla değiştirmeye teşebbüs)" suçundan yargılanmış ve cezaevine gönderilmiştir. hala da bolu cezaevinde yatmaktadır.

devletin bu büyük darbesinden sonra örgüt dağılmamak için yeni hedef kitle arayışına girmiş ve ismailağa cemaatine dadanmıştır. efendi hazretlerinin yeğeni saadettin ustaosmanoğlu furkan dergisi ile tasavvuf ve fikir alanında, meşhur baran dergisiyle de siyasi manada dergiciliğe ve propagandaya devam ediyorlar. küfürler gırla gider ve her sayıda afganistan ve ırak'ta öldürülen amerikan-işbirlikçi askerlerin listelerini yayınlarlar.

ellerinde batıni bir "(b: tekfir)" mührü bulundurup kendilerinden olanı mümin, kendilerine karşı olanı kafir ilan ederler. zaten baran dergisinde bu mantığın özeti şu meşhur slogandan anlaşılabilir:

-"ya bizdensin ya onlardan!"

acayip küfür ve argo hazinesine sahiptirler dergide. aşırı bir akp ve fethullah gülen düşmanlığı vardır. en son israil ve amerika konsolosluklarına saldırı yapan 3 kürdün bunlardan olduğu iddia edilmişti. müslüman olup (i: Salim Muhammed Nuri) adını almış ve terör eylemlerini anti-emperyalist ama sosyalist çizgide sürdürmüş çakal carlos lakaplı ünlü marksist terörist (b: ilich Ramirez Sanchez) bu örgüte dergileri için fransa'daki cezaevinden röportajlar ve çözüm önerileri de vermiştir. yine özbekistan islami hareketinin lideri muhammed salih de birçok kez salih mirzabeyoğlu'nu öven demeçler vermiştir.

mahir çayanın (b: militarist sosyalizm) anlayışındaki mücadele olan (b: pass sistemi)ni (u: politikleştirilmiş askeri savaş stratejisi) kendilerine örnek almışlardır. eylem taktikleri kendinden zuhur diyalektiği denen sistemsiz ve ferdi karar mantığıyla hareket etmekti. buna göre tabanda küçük irili ufaklı birkaç kişinin bir araya gelip cephe oluşturduğu bir piramit tarzı yapı görünür. bu, yatay hücre örgütlenmesidir. birbirlerinden habersiz bu küçük grupların başında ibda adına biri karar alıp onu uygularlar. ülkücü kısas kıtaları adı altında bir cepheleri de bulunmaktadır ve maalesef bu cephe adından da anlaşılacağı üzere zehirli ama cahilane ve gaz veren cazibesine kapılan nizam-ı alem ocaklı ülkücülerden oluşur. (u: allah basiret, hdiayet ve kurtuluş versin)

birbirlerine gönüldaş diye hitap ederler. aynı adla forumları da vardı bir ara internette.şu an ılımanlaştırılmış haliyle örgüte eleman kazanmak için konya,malatya gibi yerlerde büyükdoğu fikir ocakları açmış bulunmaktalar. sakın isme ve sözlerine kanıp bulaşmayın. araştırırsanız birçoğunun (b: ciğerleri dumanlı göğüsleri imanlı) değil gaza gelmiş cahil veya saf, pornocu ve toplumun itilmiş agresif tipleri olduğunu görürsünüz.

ne yazık ki beyni yıkanmış saf müslümanlar -(i: hatrı sayılır bir üniversiteli gençler kalabalığı var)- ömürlerini ya taksim gibi merkezi yerler, alışveriş merkezleri ve otellerde bomba patlatmakla, bir iki adam vurmakla ya da propagandadan gözleri dönmüş halde saçma eylemlerle (u: büste dışkı sürme gibi) zindanda çürütüyorlar. halbuki arkasında hangi gizli istihbarat veya derin yapılanma var göremiyorlar. en son ergenekon operasyonu kapsamında ele geçen ilgili fotoğraflar ve eylem planlarında isimlerinin anılması da bunun kanıtı.

(b: bu arada); son kitabıyla "kumandan" mehdiyet'in 3 aşamasının ilkini elinde bulunduran kişi olduğunu ilan etmiştir. yeni mehdimiz de hayırlı ola..

yaşanmış bir espri ile kapatmak istiyorum bu bahsi;

istanbul ocak yönetiminden bir reis anlatmıştı. lisede iken tikkolu,dhkpcli akrabası olan birilerinin aleni şekilde rajon kestiğini görünce bir ortamda, o da atlayıp: "(b: ne var ulan bizim de ibda-c var arkamızda.. abilerime söylerim seni keserler bak)" demiş. (u: asb)

vesselam..
bbp'nin kuruluş yıllarında parti genel merkezinde bolca bulunan "sufi-mücahid" takımı. üç ışık diye bir kavram üretmişlerdir, dokuz ışığa misilleme olduğu kanaatindeyim(u: gb). buna göre, ilk ışık abdülhakim arvasi, ikincisi necip fazıl kısakürek üçüncüsü de salih izzet erdiş'tir.

zamanında fatih'te alkol satan restoranları falan bombalamışlar, sokakta içki içen üç beş genci dövmüşlerdir. eylemleri bu kadardır yani, sansasyonel bir girişimleri bulunmamaktadır. büyük doğu ocakları adı altında ocak yapılanmaları mevcut. kanımca bu elemanlar necip fazıl'ı anlayamamaktan ötürü bir kesrete düşmüşler, o buhran ve bunalımla saçma sapan tevillere giderek kendilerine bir felsefe üretmeye çalışıyorlar. şimdi bunlar muhafazakar mı, milliyetçi mi, milliyetsiz mi, faşist mi, islamcı mı belli değildir.

yalnız salih mirzabeyoğlu'na ithaf edilen ancak onun olup olmadığını bilmediğim şu söz feci fiyakalıdır:
'ben bıçak yaparım, isteyen ekmek keser isteyen kafa'
"(b: fikirse fikir kavgaysa kavga)" sloganlarını bir ara hayran kaldığımdan menşeini bilmeden kullandığım gruptu. zaten misyonları gaza getirmektir, başka da fazla birşey beklemeyin.
Terorist Müslüman olamaz. Eger ben müslümanım deyip terör faaliyetleriyle Allah'ın verdigi cana tehdit unsuru oluşturuyorsa islam düşmanları tarafından kullanılıyor demektir, tıpkı el kaide gibi.

bugün dünyada el kaide olmasa idi dünya müslümanları terörist damgası yemeyecekti.
''
bugün türkiyede ibda-c, hizbullah ve türevleri olmasaydı türkiyede yaşayan sakallı-şalvarlı insanlarda ''radikal islamcı-terörist'' damgası yemeyecekti.

var olma amacı tamamen budur.
dergilerinde kürt milli gurur ve şuurundan, ol cümle ahlakından dem vuran, türk ordusu'nun güneydoğu'ki varlığını sorgulayan, şeyh sait'i, seyit rıza'yı göklere çıkaran, saddam hüseyin'i gerçek kahraman, gerçek şehid telakki edip cumhuriyetin banisi ve bu milletin namusunun fedaisi gazi paşa'ya demediğini bırakmayan.. evet benim. hatta ben bile değilim, bildiğin dedem.
Varlığı konusunda Salih Mirzabeyoğlu iddianamesinde çelişkili noktalar vardır. Eğer ki varsa böyle bir örgüt, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Savcıları dahi örgütün ilk eylemini ne zaman gerçekleştirdiğinde çelişkidedir. Birisi 1980 derken, diğeri 1985, bir diğeri 1992 (u: üçüncü tarihi yanlış hatırlıyor olabilirim.) diyor.

(bkz:Salih Mirzabeyoğlu'nun savunması.)