29 ekim cumhuriyet bayramı – Muhalif Sözlük
Bu günden tam 80 küsür yıl evvel iç ve dış mihrakların birleşip vatanımızı işgal ettiği, ordularımızı dağıttığı ve devlet yönetimini baskı altında tutup millete nice zulümler uyguladığı o anlarda; tüm makam ve rütbelerden vazgeçerek kendisini sine-i milletin umut ve ülkülerine bırakan Mustafa Kemal Paşa; silah arkadaşları ve Allah'dan başka hiçbirşeyden korkmayan asil Türk milleti ile istiklal Harbi'ne girişmişlerdi.

"(b: Teslisi simgeleyen üç renkli, haçlı ve çok yıldızlı bayraklar altında cuma namazı kılınmaz)" duruşunu gösterenler, anasının-bacısının örtüsünü çekenleri vurmalarıyla namusa sahip çıkanlar, Osmanlı vatandaşı görünen rum ve ermenilerin masum Türklere uyguladığı işkence ve kıyımlarına "(b: milli kuvvet)" olarak karşılık verenler, 1000 yıllık Türk vatanı üstünde aleme nizam vermiş Türk'ün hakimiyeti için "ya istiklal ya ölüm" diye haykıranlar,Osmanlı'nın bıraktığı temiz ve ulvi değerlere-miraslara sahip çıkmak için emperyalist ve haçlı kuvvetine karşı silahlı direnişe geçenler...Milli Mücadele'nin korkusuz, ümidvar ve azimli Lideri'nin arkasında saf tutmuşlardı.

O zaman askeri ve siyasi yönden mevcut koşulları dikkate alarak "aydın" kimliğiyle toplumda sivrilenlerin büyük bir kısmı, manda ve himaye derneklerine ya da yabancı muhipler cemiyetlerine üye olma fikrindeydiler. Neticesinde milletin ve devletin ancak esaret altında, kan akmadan, arkadaşça-kardeşçe yaşayabileceklerini vurguluyor ve kendileri buralara üye olup ancak böyle yapmanın akıl ve mantık işi olduğunu söyleyerek bunun propagandasını yapıyorlardı.

Bununla beraber vatanın bu zor günlerini fırsat bilen ve hatta kimisinin ismi "(b: şeyh)" de olabilen içteki hainler ise etnisiteye ya da emperyal kuvvetler altında dini rejime dayanan kendi devletçiklerini kurma amacıyla örgütlenmeye ve faaliyetlerine başlayarak düşmana yardımcı oluyorlardı.

işte bu zor haller ve şartlar altında "aydın" veya "şeyh" kimliklerine sahip kişilere uymayan -(i: sözde)- "(i: karanlık ve akılsız)" halk; köylüsüyle şehirlisiyle, hocasıyla mekteplisiyle, mürşidiyle müridiyle, eriyle paşasıyla, alevisi-sunnisiyle, tüm etnik şubeleriyle "(b: bir ve bütün Türk milleti)" olarak o günün dışlanan-horlanan ve kabul edilmeyen milliyetçilerinin yanında hem emperyalist güçlerle hem de dış mihrakların maşaları içteki hainlerle mücadeleye girişerek; vatanın ve milletin kurtuluşunu sağlamışlar ve kemmiyetin samimiyet karşısında mağlubiyetini ispat ederek tüm mazlum ve esir milletlere örnek olmuşlardır.

Bu zaferle Türk'ün vatanında Türk'ün hakimiyetinin ilelebet olacağı ve Salib'in Hilal'in son kalesini düşüremeyeceği tüm dünyaya kanıtlanmış ve (b: ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk) bu zaferin çekirdeği olan milletimize kendi hakimiyetlerine dayanan "Cumhuriyet Rejimi"ni hediye etmiştir.

Bugün üstünde yaşadığımız cennet vatanımızın ve özgürce irade gösterdiğimiz bu rejimin banisi "Atatürk" ve "Türk Milleti" iken; bu isimler nankörler ve hainler tarafından mânen törpülenmeye başlanmış, bu pak ve asil isimler üzerinden milletin gözü önünde bir itibarsızlaştırma, suç isnad etme ve karalama kampanyaları rahatlıkla uygulanır hale gelmiştir.

Bu sebeple; Bu milletin genleriyle oynamaya çalışan liboş kılıflı soros çocukları ve onların destekçileri, Misak-ı Milli içerisinde yer alan bize ait topraklara niyetlerini itiraf edercesine "(b: Kürdistan)" diyebilenler, vatanın bölünmez bütünlüğüne göz dikip otonomi isteyebilenler, "demokrasi" adı altında etnik körüklemeyle bölücülüğe prim verenler, bağımsızlık ve hakimiyeti dış sermayeye peşkeş çekenler bilmelidirler ki:

- Yalnız ve yalnız bu vatanın,bu milletin değerlerine bağlanan ve korunmasına taraf olan Başbuğ Gazi Mustafa kemal ATATüRK'ün, merhum lider Alparslan Türkeş'in, gül adam şehid Muhsin Yazıcıoğlu'nun ülkü takipçileri biz gençler; -adı ha ALPEREN, ha ülkücü, ha Türkçüler olmuş; farketmeksizin- biz "milliyetçi türk gençliği" var oldukça;
Emperyalizmin yerli maşaları ve dıştan yönlendirmeli Cumhuriyet ve Milli hakimiyet düşmanları; tüm unsurlarıyla Türk milletinin bu asil iradesi ve sarsılmaz imanı karşısında ihanete ve işbirlikçiliğe kalkışmanın hesabını "bir gün" bundan öncekiler gibi tarih önünde vereceklerini unutmamalıdırlar.

Cumhuriyetin, Milli değerlerin, asil ceddimizin, şehidlerimizin ve Milli Mücadele inancının bu yüzyıldaki ruhu bizde saklıdır. Türk Gençliği olarak bu ruhu korumaya devam etmekteyiz ve bu kararlılıkla haykırıyoruz:
(b:
YAşASıN VATAN! YAşASıN MiLLET! YAşASıN CUMHURiYET!)

Tüm Türk Milleti'nin ve tüm dünyamazlumlarının örnek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı buruk bir sevinçle de olsa kutlar, mücadelede ulu önderimiz ve silah arkadaşları ceddimizi ve toprağa düşen taze fidanlarımızı rehber alarak her daim ümidvar ve gururlu olmamızı temenni ederiz.

(b: Korkaklık yok, döneklik yok, uyuşukluk yok, teslimiyet yok! "Biz" varsak "Millet" var, "Millet" varsa "Biz" varız!)

(u: yazdığım basın bildirisi)
iktidar, "Cumhuriyet Bayramı" kutlamalarıyla "Brezilya Karnavalı"nı karıştırmış olmalı. Bu ülke cumhuriyeti kutlarken, milyonlarca insan sokaklarda sabahlara kadar çılgınlar gibi eğlenmez, içip sızmaz, kadınlar ipten müteşekkil iç çamaşırlarıyla sokaklarda dans etmez. Bu ülkede cumhuriyet geçit törenleriyle sınırlıdır, akşamları da fener alaylarıyla.. Cumhuriyet bir rejimin adı olmaktan ziyâde, 1. Dünya Savaşı'ndan çıkan ve Galiçya'dan Yemen'e, Kafkasy'dan Hicaz'a kadar her cephede şehidler vererek çekildiğimiz ve bugün TüRKiYE dediğimiz vatanımızın kuruluş bayramıdır. Ellerine bayraklarını alan insanların şehrin büyük caddelerinde geçit törenlerini izlemesinden ibârettir. Bir nevi bayraklı kutlamalardır bunlar.. Başkaca bir şey değildir.. Van depremi bahanesiyle bu kutlamaların iptalini en azından "manidar" buluyorum.. Bu iptal, "açılım ve barış(!)"sürecine yapılan bir "jest"tir.. Başka anlamı yoktur.. Bu jest(!)in sonu nerelere kadar varacak, hep beraber göreceğiz..

Bu duygularla, aziz TüRK milletinin CUMHURiYET bayramını en içten dileklerimle kutluyor, tüm şehitlerimize Allah gani gani rahmet etsin diyorum...

Adnan islamoğulları