öncelikle belirteyim bu kavramı kıçımdan uydurdum,adı değişebilir.
akp iktidarının 2071 büyük türkiye hedefi söylemi,altay tankı,göktürk uydusu,osmanlı yüceltişi,bölge ülkelerine yönelik taaruzi tutumu,şangay beşlisi söylemi,turan ordusu propagandası,ab resti gibi milli gururu okşayıcı söylem ve eylemleriyle oluşturmaya çalıştığı milliyetçilik.
içinde enteresan olgular barındırır,imralı süreci adı verilen milli devletin pkk terörüne teslimini hazırlayan konuya psikolojik alt yapı sağlama hüviyeti taşır. şöyle ki ; türk toplumuna türkiye'nin kabuğunu kırdığı dünyaya nizam verecek bir pozisyonun eşiğinde olduğu fakat bu durumun gerçekleşmesi için kürt sorunu adı verilen meselenin halli gerektiği algısı dayatılmaktadır. bu kirli propagandaya göre şayet apo ile pazarlıklar hükümetin istediği doğrultuda olumlu sonuçlanır ise türkiye'ye maddeten ve manen büyük engeller teşkil eden kürt meselesi halledilmiş olacak bu sayede türkiye süper güç olma yolunda büyük bir adım atacaktır.
durumu milliyetçiliğin tapusunu elinde tutan siyasi organizasyon olan mhp açısından değerlendirirsek gidişat hiçte iç açıcı değildir. zira toplum bu manüplatif propaganda karşısında ciddi manada etkilenmekte ve mhp'nin hala daha kendi milliyetçilik algısını topluma anlatamadığı gerçeğiyle beraber toplum milliyetçilik konusunda dahi kendine adres olarak mhp'yi işaretleyememektedir. durumun daha vahim olanı erdoğanizm mhp'nin yumuşak karnı olan "eski ülkücüleri" devamlı suretle kullanarak ülkücü camia üzerinde bir algı yanılsaması oluşturma gayretidir.
peki mhp bu durumun farkında mıdır; farkındadır ve bu duruma karşı kendini muhafaza edebilmek için çok katı,çok despotik bir yönetim anlayışı belirleyerek bir savunma mekanizması oluşturmaktadır. burda eleştirilecek olan husus bu yöntemin taaruz refleksli değil savunma refleksli olduğudur,bu tutumun taban tarafından anlaşılamaması mhp kitlesi tarafından haklı bir hoşnutsuzluğa sebep olduğu malesef bir vakadır.
netice itibariyle şu an için toplum katmanlarında ciddi bir taban bulamamakla beraber ülkücü hareket'in kendi ve meşru-asıl milliyetçilik algısı olan türk milliyetçiliği'ni aksiyoner bir düzlemde türkiye'ye izahatını gerekli kılan milliyetçiliktir. velhasıl anadolu'nun fikirsel manada yeniden fethi zaruridir.
akp iktidarının 2071 büyük türkiye hedefi söylemi,altay tankı,göktürk uydusu,osmanlı yüceltişi,bölge ülkelerine yönelik taaruzi tutumu,şangay beşlisi söylemi,turan ordusu propagandası,ab resti gibi milli gururu okşayıcı söylem ve eylemleriyle oluşturmaya çalıştığı milliyetçilik.
içinde enteresan olgular barındırır,imralı süreci adı verilen milli devletin pkk terörüne teslimini hazırlayan konuya psikolojik alt yapı sağlama hüviyeti taşır. şöyle ki ; türk toplumuna türkiye'nin kabuğunu kırdığı dünyaya nizam verecek bir pozisyonun eşiğinde olduğu fakat bu durumun gerçekleşmesi için kürt sorunu adı verilen meselenin halli gerektiği algısı dayatılmaktadır. bu kirli propagandaya göre şayet apo ile pazarlıklar hükümetin istediği doğrultuda olumlu sonuçlanır ise türkiye'ye maddeten ve manen büyük engeller teşkil eden kürt meselesi halledilmiş olacak bu sayede türkiye süper güç olma yolunda büyük bir adım atacaktır.
durumu milliyetçiliğin tapusunu elinde tutan siyasi organizasyon olan mhp açısından değerlendirirsek gidişat hiçte iç açıcı değildir. zira toplum bu manüplatif propaganda karşısında ciddi manada etkilenmekte ve mhp'nin hala daha kendi milliyetçilik algısını topluma anlatamadığı gerçeğiyle beraber toplum milliyetçilik konusunda dahi kendine adres olarak mhp'yi işaretleyememektedir. durumun daha vahim olanı erdoğanizm mhp'nin yumuşak karnı olan "eski ülkücüleri" devamlı suretle kullanarak ülkücü camia üzerinde bir algı yanılsaması oluşturma gayretidir.
peki mhp bu durumun farkında mıdır; farkındadır ve bu duruma karşı kendini muhafaza edebilmek için çok katı,çok despotik bir yönetim anlayışı belirleyerek bir savunma mekanizması oluşturmaktadır. burda eleştirilecek olan husus bu yöntemin taaruz refleksli değil savunma refleksli olduğudur,bu tutumun taban tarafından anlaşılamaması mhp kitlesi tarafından haklı bir hoşnutsuzluğa sebep olduğu malesef bir vakadır.
netice itibariyle şu an için toplum katmanlarında ciddi bir taban bulamamakla beraber ülkücü hareket'in kendi ve meşru-asıl milliyetçilik algısı olan türk milliyetçiliği'ni aksiyoner bir düzlemde türkiye'ye izahatını gerekli kılan milliyetçiliktir. velhasıl anadolu'nun fikirsel manada yeniden fethi zaruridir.