soğuk savaşın bitip varşova paktının dağılmasından sonra tam anlamıyla abd'nin küresel kolluk kuvveti hüviyetini yüklenen ortak savunma birliği. kuzey atlantik paktı.
rus,balkan,1.dünya ve istiklal savaşlarından çıkmış bir devletin 2. dünya savaşının iki galip ve azametli devleti olan abd ve sscb taraflarından birini seçmesi zorunluluğunun karşılığı olan pakt. bu gerçeklikten hareketle türk devleti yayılmacı stalin'in gazabından kendini koruyabilmek adına nato'ya yani kapitalist dünyaya sığındı. düz mantıkla değerlendirirsek nato'ya üye devletlere yapılacak olan herhangi bir askeri saldırı nato'yu oluşturan üye ülkelere yapılmış sayılır dolayısıyla nato'ya üye olan ülkelerin toprakları nato toprağıdır. bu durumun brejnev doktrininden pek bir farkı yoktur,zira sovyet tanklarının günümüzde abd uçaklarından pek bir farkı yoktur. türkiye'de 1.,2. ve 3. ordular natoya bağlıdır dolayısıyla bunlarda türk ordusu değil nato ordusudur(u: düz mantıkla değerlendirildiğinde). türkiye'de natoya bağlı olmayan sadece ege ordu komutanlığı vardır.
natoya bağlılık bugün itibariyle abd'ye yani kapitalizme köleliktir fakat dün durum biraz daha farklıydı,biz farkı kendi açımızdan farklılaştıramamışız vesselam.
bir ittifak sistemidir. türkiye gibi -iki bloklu dünyada- doğu ile batı arasında sıkışmış, kendi güvenlik sistemini yaratamamış bir ülke için içerisinde bulunmak mantıklı kabul edilebilir. ancak atatürk'ün balkanlar'da ve ortadoğu'da oluşturmak istediği güvenlik çemberini de göz önünde tutmamız gerekir. öyle ya da böyle yaklaşık 60 yıldır içerisinde bulunduğumuz bu ittifak sistemi türkiye'ye ne getirip ne götürmüştür sorusuna, ülkemizi sistemin parçası olan diğer ülkelerle mukayese ederek cevap aranmalıdır.
bugün ülkemizde var olan nato karşıtlığının arka planındaki en büyük etkenin sosyalist propaganda olduğu aşikardir. tabii sosyalist propaganda deyince bunun birilerini itham etmek ve suçlamak için söylendiği, dolayısıyla bu yolla nato'nun aklanmaya çalışıldığı akla gelmesin. ancak, söylem ve argümanlar baz alındığında nato karşıtlığının sosyalist/komünist teoriye dayandığı da malumdur. zaten ülke liberallerinin nato karşıtı olması beklenemeyeceği gibi, milliyetçi kesimden de ortaklık zararı dışında milliyetçilik düşüncesine dayalı nato karşıtı bir kelam edilmemiştir.
nato siyasal özelliğinden çok bir askeri ittifak sistemi olduğu için nato'ya üyeliğin avrupa birliği gibi bir egemenlik devri olmadığı, ordumuzun nato kuvveti içerisinde yer almakla türk ordusu olmaktan çıkmadığı, türk ordusu'nun yurtdışı görevler için hangi durumlarda, kim/kimler tarafından nasıl görevlendirildiği, türkiye'nin hangi nato operasyonlarına ne derecede katkı sağladığı ve nato'nun nasıl işlediği gibi konular da bilinmelidir. yani, nato üyesi ülkeyiz diye ülkemiz birleşik devletler içerisinde bir devlet demek gerçek dışı ve bilgi eksikliğidir.
türkiye için problem milli bir dış politikanın oluşturulamamasından kaynaklanmaktadır. yasama ve yürütme organı ne istediğini bilen bir ülke nato içerisinde pekâlâ milli menfaatiyle mütenasip hareket edebilir.
bugün ülkemizde var olan nato karşıtlığının arka planındaki en büyük etkenin sosyalist propaganda olduğu aşikardir. tabii sosyalist propaganda deyince bunun birilerini itham etmek ve suçlamak için söylendiği, dolayısıyla bu yolla nato'nun aklanmaya çalışıldığı akla gelmesin. ancak, söylem ve argümanlar baz alındığında nato karşıtlığının sosyalist/komünist teoriye dayandığı da malumdur. zaten ülke liberallerinin nato karşıtı olması beklenemeyeceği gibi, milliyetçi kesimden de ortaklık zararı dışında milliyetçilik düşüncesine dayalı nato karşıtı bir kelam edilmemiştir.
nato siyasal özelliğinden çok bir askeri ittifak sistemi olduğu için nato'ya üyeliğin avrupa birliği gibi bir egemenlik devri olmadığı, ordumuzun nato kuvveti içerisinde yer almakla türk ordusu olmaktan çıkmadığı, türk ordusu'nun yurtdışı görevler için hangi durumlarda, kim/kimler tarafından nasıl görevlendirildiği, türkiye'nin hangi nato operasyonlarına ne derecede katkı sağladığı ve nato'nun nasıl işlediği gibi konular da bilinmelidir. yani, nato üyesi ülkeyiz diye ülkemiz birleşik devletler içerisinde bir devlet demek gerçek dışı ve bilgi eksikliğidir.
türkiye için problem milli bir dış politikanın oluşturulamamasından kaynaklanmaktadır. yasama ve yürütme organı ne istediğini bilen bir ülke nato içerisinde pekâlâ milli menfaatiyle mütenasip hareket edebilir.
Yunanistan'in girit'e konuslandiracagi yeni fuzeleri gozetime gidecek. Muz ulkesi suriye, r4bia panpa.. Ne? Uye mi? Silahsiz ada mi? Bsg, izhak ve sam muhibbani gardaslara yanas!
yine gördük ki bize faydasız bir cemiyettir.
selahattin demirtaş'ın(nam-ı diğer eşek selo) dizlerine kapanıp ''türkiye'ye baskı uygulayın, pkk'ya operasyonları durdursun'' diye ağladığı modern haçlı birliğidir.
http://www.mynet.com/haber/politika/demirtastan-ab-ve-natoya-cagri-1952936-1
http://www.mynet.com/haber/politika/demirtastan-ab-ve-natoya-cagri-1952936-1
soros, cfr, rockefeller gibi artık aşikâr kapitalist örgütlerin yönettiği dünyanın aynı amaca hizmet eden askeri birimi. üstelik türkiye adına gerektiği zaman beklenen desteği hiç vermemiş olması da cabası. bunu beklememeli zaten. bakara 120'de öğretilen kıvama gelmeden "batı", türkiye'yi kurumları aracılığıyla boynundan bağlamak dışında bir hedef taşımayacaktır.
Kuruluşun "Barış için ortaklık" programında türkiye avusturya'ya "sen gelme ulan, ayı!" demiştir.(bkz:Ver mehteri)