alparslan türkeş – Muhalif Sözlük
atalar uçmağındaki kutlu otağına göçüşünün 16. senesinde düşüncelerinin,hedeflerinin,aksiyonunun muazzam bir inanmışlıkla birleşen kitleler nazarında bayraklaştığı ezel ebed başbuğ. türk toplumsal tarihinde en büyük izleri bırakmış ulu kişi. hala geçerliliğini koruyan 9 ışık doktriniyle beraber türk milleti'nin geleceğini aydınlatan bilge lider,kutlu yolbaşçı.

fikirlerini mübarek bir emanet bilip türklüğü korumak ve yüceltmek ülküsünü ilk nefesten son nefese hayatının manası haline getirmiş milyonlar adına ; ay gökte durdukça emrindeyiz başbuğ'um...
türk milliyetçiliğine çok anlam kazandırmış olan lider. bildik şeyleri tekrar yazmayacağım.

ölüm günü gidip o imralı şerefsizinin doğum gününe denk geldi ya en çok koyan o. ama takdiri ilahi. yapacak birşey yok.
Surda açtığı gedikle bize yol gösteren başbuğ'umuz, komutanımız. Milliyetçiliğin türkiye'de fikir akımından siyasi bir boyuta taşınmasında büyük emeği geçen dava adamı.Ruhu şad olsun.
mhp ve ülkü ocaklarının düzenledikleri bazı iftar programlarında ezanın ardından kendi iftar duasının ses ve video kaydı gösterilen merhum kişi. gerçekten orda o an o kadar içten ve bir o kadar güzel dua yaptığını sevmeyeni bile tasdik ve kabul ediyor!

bu mübarek ayda duam odur ki mekanı cennet olsun.

http://tiny.cc/nbar0w
bozkurt. çocukluk aklımızın serpildiği hayatımızın ülkü ocakları döneminin efsane başbuğu. babamızın elini tutup mitingden mitinge koştuğumuz, hayal meyal hatırlanan kalabalıkların içinde kendisini görmek için ufacık boyumuzla kafamızı sağa sola çevirdiğimiz, nihayet elini öptüğümüz, ülkücü hareketin tarihte öne çıkan en büyük lideri. türkeş vefat ettiğinde on yaşında değildim. kendisini daha çok ocağımızın muhtelif yerlerini süsleyen sözlerinden, dokuz ışık'tan, konserlerde, gecelerde asılan dev fotoğraflarından tanıyıp sevdik. lisede otobüs kiralayıp çevre illerdeki konserlere giderken dinlediğimiz ahmet yılmaz kasetleriyle, duman altı olan kapalı spor salonlarıyla, girişteki üç hilalli bozkurtlu onlarca çeşit objenin bulunduğu tezgahlarda, büyük reislerin hararetli konuşmalarının verdiği heyecanla, her yaz düzenlenen yayla şenliklerinde bangır bangır çalan arif nazım'la, hayatı anlamaya başladığımız andan itibaren oldukça uzun süre türkiye'nin her yanında dev bir ülkücü dalga olduğunu düşünmemize neden olan sonu gelmez buluşmalarla, çocukluğumuzla, ilk gençliğimizle, sigara yakarken parlayan kibrit alevi gibi keskin, bükülmez adanmışlıkta olan lise teşkilatçılığımızla, hüzünle, ümitle, minnetle, rahmetle, özlemle, gururla sevdik başbuğ'u, seveceğiz. ülkücülüğü o'nunla tanıdık, o'ndan öğrendik.üniversite hayatıyla birlikte ülkü ocakları'ndan alperen ocakları'na o zamanki saf ifademizle tekamülümüzün ardından dönemin ocakçı furyası olan türkeş - yazıcıoğlu kıyaslamalarına epey vakit ayırmıştık. bizimki biraz da bekârın karı boşaması misali. sonra nispeten makul bir seviyeye gelip saygısızlığı terk ettik tabi. başlıkta belirtilmiş olsun diye, benim bugün geçmişten ânı, ândan geçmişi gördüğüm yerde, ele gelecek belki tek ve en büyük hatası, çekiç güç oylamasında görüşmelere katılmayıp hadisenin devamına zımnen de olsa destek vermiş olmasıdır. bu olayın öncesinde zaten kaynayan mhp, bir daha da belini doğrultamadı ve rahmetlinin vefatıyla birlikte devlet bahçeli kontrolünde sistemin bir çarkı pozisyonuna yerleşti. mevzuyu bağlamadan kapatamam. muhsin yazıcıoğlu türkeş'in rakibi falan değildi. belki ona öyle aksettirildi. şayet öyle olsaydı mhp içinde kalır ve doğal süreç sonunda doğal "menfaat" elde etmiş olurdu. şimdi güzel insanlar güzel atlara binip gitmiş, insanın piçine kalmışız, ezmeyelim daha da kimseyi derim ben. her iki merhum da birbirlerinden ayrı düşünülemez bence. insan çıktığı karnı inkâr edebilir mi? edemez. biz bursa'da başkan'a "başbuğ muhsin" diye karşılama yaptığımızda yüzlerce kişi, o kadar heyeti bekletip bize dönüp beş dakika açıklama yapan, "bana başbuğ demeyin, lütfen, bu slogan benim için değil" diyen muhsin başkan etmez. benim gönlümde ikisi de türkiye'de türklüğe ömürlerini adayıp "benzer" şekilde, mücadelelerine yaraşır bir ölümle aramızdan ayrılan, yolumuzu aydınlatan başbuğlardır.
Davasına sahip çıkmayan, benim için başbuğ unvanını hak etmeyen fakat yine de Türklük için bir şeyler yaptığını göz önüne alırsak saygı duyulmayı hak eden şahsiyet. Onun için yazacak çok şeyim var. Öncelikle tasvip etmediğim bir olayı olarak Türk'ün yanına İslam'ı ekleyerek milliyetçiliğin şu an ki karmaşık halini almasını sağlamıştır. Din kardeşliği yalanını uyduranlardandır. Davadan döneni vurun deyip davasından dönerek Atsız Ata'yı satmış bir şahsiyettir.
son başbuğ. onunla büyüdük, onunla büyüdü fikirlerimiz. bugün vefat yıl dönümü, ruhu şâd olsun.