not: öncelikle entrymi okumaya başlamadan önce daha iyi hazmetmek ve transa geçmek için şu linki açınız: https://www.youtube.com/watch?v=zkPP1EJ4uSY
-------------
toplumsal hayatta kırsaldaki alevilere, dağ köylü alevi inançlılara denir.
Aleviliğin iki büyük nehrinden/damarından olan 13.yy sonlarında aşırı ehl-i beyt sevgisi sebebiyle farklılaşan nakşıbendi kökenli erdebil tekkesi'nin inancına verilen isimdir. terminolojik giriş olarak isimlendirme meselesinde türk dili ve kültürünün sözlü edebiyat türleri olan destan ve efsane anlatımlarının egemenliğine ve bu egemenlikten doğan etkilere rastlanır.
rivayete göre uhud'da peygamber yaralanınca ali bunu görür ve kalabalığı yara yara cenk ederek paygambere ulaşır ve yarasına gömleğinden bir parça yırtarak-kopararak sarar. sonra bu kanlı bez parçasını başına geçirip savaşır. o mübarek kan ve renginden dolayı hz. ali ilk kızılbaş'tır ve taraftarları da kızıl başlıklar giyer.
tarihsel ve epistemolojik olarak incelendiğinde görülecektir ki şeyh haydar erdebil tekkesi müntesiblerini diğerlerinden ayırd etmek için tac-ı haydari'yi bulup giyer ve kullanılmasını salık verir. isim ve niteleme börklerinin renginden gelmektedir. zira etrafındaki en güçlü türk devletlerden özbek şeybani hanlığı genelde yeşil sarıklı, osmanlı ise ak sarıklı olup, safeviler de kırmızıyı ilk dönem dini motifler ve siyasi ritüeller gereği ustaca seçebilmişlerdir.
şeyh cüneyd'e kadar erdebil tekkesi hakkında olumsuz bir yaorum veya hükme rastlanmaz osmanlı'da. hatta çerağ akçesi ile onurlandırılır ve desteklenir. lakin cüneyd'in tekkeyi ordugaha çevirme ve emaret oluşturma iddiası sebebiyle savaşarak-çarpışarak sürgüne ve göçe giderek kimliği ve inancın şeklini oluşturmaya başladığı aşıkpaşazade tarihinde yazmaktadır. osmanlı'dan destek bulamayınca karamanoğullarına gidip varsakları ve bir kısım tekelüleri yanına çeker. anadolu'daki ziyaretleri birçok türk boyunu etrafına toplayabilmiştir. bunda devrin sosyo-ekonomik sebepleri göz ardı edilmemelidir. tekkenin orijinalliğini ve yapısını korumak için cüneyd şiiliğe yaklaşmıştır yorumu yapılmaktadır.
(u: sıkıldım akademik anlatımdan)
neyse.. sonra şah ismail'e kadar fetih-sürgün dönemleri ve nihayet hıtayi şahımız sahneye çıkar...
anadolu'dan akın akın türkmenler şah'a gidince yavuz psikopata bağlamıştır. ulan vergi alınacak kimse kalmayacak deyu babasına mektup yazar ama siklenmez ve bu sebeple safevi'ye seferler düzenler kafasına göre. halbuki ismail bayezidle afyon muhabbeti yapacak kadar samimidir. ama alttan alta dervişlerini anadolu'ya yollar ve saf türkmenleri elleyerek beyinlerini omomatik ile yıkar.
ve top sebebiyle kaybettiğimiz çaldıran savaşı.. bir başka kopuş noktasıdır kızılbaşlıkta.. şahı destekleyen ve erdebil'e bağlı olanlar artık canı,malı, ırzı helal olan kızılbaşlardır. kapılar açılmaz, pirden ayrılık devreye girer, irtibat kopar.. :(
işte burada kızılbaş ocakları ikinci kez bir farklılaşmaya gider. sözlü sazlı edebiyat ve maşallah ozanlar artık davayı omuzlanır ve günümüze kadar düşe kalka getirirler ateşi.. ezana "eşhedü enne aliyyun veliyullah"ı ekleyecek kadar ehl-i beyt aşığı olan, iran'ı şiileştiren sunni temelli sufi tarikat/tekke-devlet artık en büyük desteğini ve omurgasını yani anadolu türklüğünü yitirmiştir. iran hızla şiileşmeye giderken, anadolu'da şii öğelerle karışlaşan şamanist inanç yaşayacaktır!
uygulamalarda türklerin şamanist inanç etkileri görülür. ayrıca fazlullah adlı herifin hurufilik etkileri -özellikle 3 devir anlayışı- de göze çarpmaktadır. şia'da olmayan uluhiyet atfına bu sebeple rastlanılabilir bazı ocak geleneklerinde.
temelde yatan özellik, osmanlı-safevi çekişmesinden kaynaklanan taraftarlıktır! yoksa tahtacı da, bektaşi de şaha kadar çok farklı değildi. bu sebeple hasan onat meşhur "kızılbaşlık farklılaşması üzerine" makalesinde "kızılbaşlık farklılaşmasının temelinde türklük ve safevi taraftarlığı yatmaktadır!" tespitine ulaşmaktadır.
kızılbaşlık; eserlerinden ayinlerine kadar türklüğü itikad bellemiştir, türk inancıdır! en temel ortak payda türklüktür. türklerin islamla tanıştıkları andan itibaren genlerine işleyen ehl-i beyt sevgisi bu farklılaşmada hz. Ali adı etrafında eski Türk kültürü ile birleşerek bütünleşerek farklılaşmaya karakteristik niteliği kazandırmıştır! hoşunuza gitsin gitmesin, arap orijinli diye çamur atın atmayın. ali kültü ve 12 imam anlayışını zikren çıkın geriye türkistan'dan buraya atlarla, göçlerle, leşkerlerle, nökerlerle taşınan eski inancımız kalır! bu bilimsel olarak da, amelde de böyledir! isyan damarını hala bu sebeple koruyabilmektedir kızılbaşlar! bir tek benim gibi postnişin namzeti kökü orta asya'ya dayanan "dede"lik lazımdır başa.. o günler de gelecek!..
ebu suud, yavuz sultan selim ve avanesi bok yemiş fetvalarıyla ve fermanlarıyla.. asılsak, kesilsek, yakılsak da biz hala hayattayız, ayaktayız! mezhebimizi kalpten söküp atsanız da meşrebimiz ve kanımız hala kızılbaştır!
şimdi siktirin gidin deli kefere ve kral çakması en büyük traş... hüüü galiyev yoldaş, şampiyon kardeş, okuyucu arkadaş!
-------------
toplumsal hayatta kırsaldaki alevilere, dağ köylü alevi inançlılara denir.
Aleviliğin iki büyük nehrinden/damarından olan 13.yy sonlarında aşırı ehl-i beyt sevgisi sebebiyle farklılaşan nakşıbendi kökenli erdebil tekkesi'nin inancına verilen isimdir. terminolojik giriş olarak isimlendirme meselesinde türk dili ve kültürünün sözlü edebiyat türleri olan destan ve efsane anlatımlarının egemenliğine ve bu egemenlikten doğan etkilere rastlanır.
rivayete göre uhud'da peygamber yaralanınca ali bunu görür ve kalabalığı yara yara cenk ederek paygambere ulaşır ve yarasına gömleğinden bir parça yırtarak-kopararak sarar. sonra bu kanlı bez parçasını başına geçirip savaşır. o mübarek kan ve renginden dolayı hz. ali ilk kızılbaş'tır ve taraftarları da kızıl başlıklar giyer.
tarihsel ve epistemolojik olarak incelendiğinde görülecektir ki şeyh haydar erdebil tekkesi müntesiblerini diğerlerinden ayırd etmek için tac-ı haydari'yi bulup giyer ve kullanılmasını salık verir. isim ve niteleme börklerinin renginden gelmektedir. zira etrafındaki en güçlü türk devletlerden özbek şeybani hanlığı genelde yeşil sarıklı, osmanlı ise ak sarıklı olup, safeviler de kırmızıyı ilk dönem dini motifler ve siyasi ritüeller gereği ustaca seçebilmişlerdir.
şeyh cüneyd'e kadar erdebil tekkesi hakkında olumsuz bir yaorum veya hükme rastlanmaz osmanlı'da. hatta çerağ akçesi ile onurlandırılır ve desteklenir. lakin cüneyd'in tekkeyi ordugaha çevirme ve emaret oluşturma iddiası sebebiyle savaşarak-çarpışarak sürgüne ve göçe giderek kimliği ve inancın şeklini oluşturmaya başladığı aşıkpaşazade tarihinde yazmaktadır. osmanlı'dan destek bulamayınca karamanoğullarına gidip varsakları ve bir kısım tekelüleri yanına çeker. anadolu'daki ziyaretleri birçok türk boyunu etrafına toplayabilmiştir. bunda devrin sosyo-ekonomik sebepleri göz ardı edilmemelidir. tekkenin orijinalliğini ve yapısını korumak için cüneyd şiiliğe yaklaşmıştır yorumu yapılmaktadır.
(u: sıkıldım akademik anlatımdan)
neyse.. sonra şah ismail'e kadar fetih-sürgün dönemleri ve nihayet hıtayi şahımız sahneye çıkar...
anadolu'dan akın akın türkmenler şah'a gidince yavuz psikopata bağlamıştır. ulan vergi alınacak kimse kalmayacak deyu babasına mektup yazar ama siklenmez ve bu sebeple safevi'ye seferler düzenler kafasına göre. halbuki ismail bayezidle afyon muhabbeti yapacak kadar samimidir. ama alttan alta dervişlerini anadolu'ya yollar ve saf türkmenleri elleyerek beyinlerini omomatik ile yıkar.
ve top sebebiyle kaybettiğimiz çaldıran savaşı.. bir başka kopuş noktasıdır kızılbaşlıkta.. şahı destekleyen ve erdebil'e bağlı olanlar artık canı,malı, ırzı helal olan kızılbaşlardır. kapılar açılmaz, pirden ayrılık devreye girer, irtibat kopar.. :(
işte burada kızılbaş ocakları ikinci kez bir farklılaşmaya gider. sözlü sazlı edebiyat ve maşallah ozanlar artık davayı omuzlanır ve günümüze kadar düşe kalka getirirler ateşi.. ezana "eşhedü enne aliyyun veliyullah"ı ekleyecek kadar ehl-i beyt aşığı olan, iran'ı şiileştiren sunni temelli sufi tarikat/tekke-devlet artık en büyük desteğini ve omurgasını yani anadolu türklüğünü yitirmiştir. iran hızla şiileşmeye giderken, anadolu'da şii öğelerle karışlaşan şamanist inanç yaşayacaktır!
uygulamalarda türklerin şamanist inanç etkileri görülür. ayrıca fazlullah adlı herifin hurufilik etkileri -özellikle 3 devir anlayışı- de göze çarpmaktadır. şia'da olmayan uluhiyet atfına bu sebeple rastlanılabilir bazı ocak geleneklerinde.
temelde yatan özellik, osmanlı-safevi çekişmesinden kaynaklanan taraftarlıktır! yoksa tahtacı da, bektaşi de şaha kadar çok farklı değildi. bu sebeple hasan onat meşhur "kızılbaşlık farklılaşması üzerine" makalesinde "kızılbaşlık farklılaşmasının temelinde türklük ve safevi taraftarlığı yatmaktadır!" tespitine ulaşmaktadır.
kızılbaşlık; eserlerinden ayinlerine kadar türklüğü itikad bellemiştir, türk inancıdır! en temel ortak payda türklüktür. türklerin islamla tanıştıkları andan itibaren genlerine işleyen ehl-i beyt sevgisi bu farklılaşmada hz. Ali adı etrafında eski Türk kültürü ile birleşerek bütünleşerek farklılaşmaya karakteristik niteliği kazandırmıştır! hoşunuza gitsin gitmesin, arap orijinli diye çamur atın atmayın. ali kültü ve 12 imam anlayışını zikren çıkın geriye türkistan'dan buraya atlarla, göçlerle, leşkerlerle, nökerlerle taşınan eski inancımız kalır! bu bilimsel olarak da, amelde de böyledir! isyan damarını hala bu sebeple koruyabilmektedir kızılbaşlar! bir tek benim gibi postnişin namzeti kökü orta asya'ya dayanan "dede"lik lazımdır başa.. o günler de gelecek!..
ebu suud, yavuz sultan selim ve avanesi bok yemiş fetvalarıyla ve fermanlarıyla.. asılsak, kesilsek, yakılsak da biz hala hayattayız, ayaktayız! mezhebimizi kalpten söküp atsanız da meşrebimiz ve kanımız hala kızılbaştır!
şimdi siktirin gidin deli kefere ve kral çakması en büyük traş... hüüü galiyev yoldaş, şampiyon kardeş, okuyucu arkadaş!