liberal ekonomi modelini savunanları aşağılamak için kullanılan tabir.ahmet kekeç in bu konuyla alakalı güzel bir yazısı vardı.şöyle ki:
Bir istihfaf çabası içinde değilim. Uğur Mumcunun oğlu ifadesini de, liboş yakıştırmasını da küçültücü bulurum.
Fakat düzey bu...
Bizde liberalizmle ilgili tartışmalar liboş seviyesini aşamıyor.
Murat Belge bir toplantı vesilesiyle bizzat gitmiş, Avrupada liberaller arasında bulunmuş, liberalizm tartışmalarına ve bu konudaki geniş müktesebata şahit olmuş da şaşkınlıkla anlatıyordu: ABye aday koskoca Türkiyenin liberalizm konusundaki birikimi maalesef liboş aşağılaması düzeyinde...
Böyledir.
Liberalizm bahsi, gazetelerde köşe tutmuş aklı ve zekâsı kıt ulusalcı takımının küfür jargonunda liboşa dönüştüğü için, bir süre daha böyle olmaya devam edecek.
Dün, t24 adlı sitede bir röportaj okudum.
Evet, yine o site.
Röportajı yapan kişi, Selin Ongun...
Evet, yine o gazeteci.
Selin Ongun, çok iyi bir iş yapmış, Birgü gazetesi yazarı özgür Mumcuyu konuşturmuş.
Röportajı okuyunca, bir kez daha Murat Belgeye hak verdim. çünkü, ilerlemeci entelijansiyamız, özgür Mumcunun ne anlattığına, kendisini nasıl konumlandırdığına, ilhan Selçuk ve Cumhuriyet gazetesi konusunda ne söylediğine değil, nerede durması yahut durmaması gerektiğine bakacak (ilhan abinin yanında durması tercih edilir) ve kafadan yargıyı yapıştıracak: Uğur Mumcunun oğlu liboş olmuş.
Evet, fazla değilse de, birazcık öyle olmuş.
Fena da olmamış hani... Yakışmış.
Daha önce yazılarına bakmazdım. Kendisiyle yapılan röportajı okuyunca neler kaçırdığımı fark ettim.
Birincisi, özgür Mumcu, Uğur Mumcunun oğlu tanımlamasının
çağrıştırdıklarıyla alakalı bir yerde durmuyor.
ikincisi, hazır kalıp yargıların ve ezber bilgilerin adamı değil.
üçüncüsü, hakkaniyet sahibi...
Dördüncüsü de şu olsun:
Evet, Uğur Mumcunun oğlu... Bunun gururu her evlada nasip olmaz. Ama bunun da ötesinde düşünen, araştıran, bilgi ve muhakemeyle hareket eden, ismi de özgür Mumcu olan bir entelektüel... Bunun güveniyle konuşuyor ve doğru şeyler söylüyor.
Röportajdan tadımlık kabilinden pasajlar aktarmak istiyorum; meramımı daha iyi anlatacaktır:
BiR- Uğur Mumcu cinayetini kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. Ben bu cinayetin bir islamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum.
iKi- Başörtüsü yasağına karşıyım. (....) Babam da TCKnın 141-142. maddeleriyle birlikte 163ün kaldırılmasını savunurdu. Tarikat, siyaset, ticaret üçgenine eleştirileri vardı, ama ifade özgürlüğü açısından siyasal islamla ilgili problemi yoktu.
üç- Siyaseti tepkiyle kurmak ve AKPnin yanlışlarına alternatif çözümler sunarak muhalefet yapmak yerine Atatürkün sözlerini sloganlaştırıp, üstelik o sözlerin içeriğini algılamadan politika yapmak düzgün bir siyaset yöntemi değildir. Bu yöntemle CHPnin hiçbir yere varmayacağı ortada. (....) Ben bırakın CHPyi Fransız Sosyalist Partisini dahi kendimi konumlandırdığım yerin sağında buluyorum.
DöRT- ilhan Selçukun işkencecilerimi affettim, Trabzondaki bayrak hadisesi haklı bir tepkiydi yazıları ve Mustafa özbekin siyasi çizgisinin Cumhuriyet gazetesiyle ilişkilendirilmesi çok rahatsız edici... MHPyi destekleyen, ona sıcak bakan bir Cumhuriyet, benim kafamdaki Cumhuriyet değil.
Röportajın tamamını t24ten okuyabilirsiniz...
Hem Murat Belgeye, hem bu satırların yazarına hak vereceksiniz...
Bir istihfaf çabası içinde değilim. Uğur Mumcunun oğlu ifadesini de, liboş yakıştırmasını da küçültücü bulurum.
Fakat düzey bu...
Bizde liberalizmle ilgili tartışmalar liboş seviyesini aşamıyor.
Murat Belge bir toplantı vesilesiyle bizzat gitmiş, Avrupada liberaller arasında bulunmuş, liberalizm tartışmalarına ve bu konudaki geniş müktesebata şahit olmuş da şaşkınlıkla anlatıyordu: ABye aday koskoca Türkiyenin liberalizm konusundaki birikimi maalesef liboş aşağılaması düzeyinde...
Böyledir.
Liberalizm bahsi, gazetelerde köşe tutmuş aklı ve zekâsı kıt ulusalcı takımının küfür jargonunda liboşa dönüştüğü için, bir süre daha böyle olmaya devam edecek.
Dün, t24 adlı sitede bir röportaj okudum.
Evet, yine o site.
Röportajı yapan kişi, Selin Ongun...
Evet, yine o gazeteci.
Selin Ongun, çok iyi bir iş yapmış, Birgü gazetesi yazarı özgür Mumcuyu konuşturmuş.
Röportajı okuyunca, bir kez daha Murat Belgeye hak verdim. çünkü, ilerlemeci entelijansiyamız, özgür Mumcunun ne anlattığına, kendisini nasıl konumlandırdığına, ilhan Selçuk ve Cumhuriyet gazetesi konusunda ne söylediğine değil, nerede durması yahut durmaması gerektiğine bakacak (ilhan abinin yanında durması tercih edilir) ve kafadan yargıyı yapıştıracak: Uğur Mumcunun oğlu liboş olmuş.
Evet, fazla değilse de, birazcık öyle olmuş.
Fena da olmamış hani... Yakışmış.
Daha önce yazılarına bakmazdım. Kendisiyle yapılan röportajı okuyunca neler kaçırdığımı fark ettim.
Birincisi, özgür Mumcu, Uğur Mumcunun oğlu tanımlamasının
çağrıştırdıklarıyla alakalı bir yerde durmuyor.
ikincisi, hazır kalıp yargıların ve ezber bilgilerin adamı değil.
üçüncüsü, hakkaniyet sahibi...
Dördüncüsü de şu olsun:
Evet, Uğur Mumcunun oğlu... Bunun gururu her evlada nasip olmaz. Ama bunun da ötesinde düşünen, araştıran, bilgi ve muhakemeyle hareket eden, ismi de özgür Mumcu olan bir entelektüel... Bunun güveniyle konuşuyor ve doğru şeyler söylüyor.
Röportajdan tadımlık kabilinden pasajlar aktarmak istiyorum; meramımı daha iyi anlatacaktır:
BiR- Uğur Mumcu cinayetini kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. Ben bu cinayetin bir islamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum.
iKi- Başörtüsü yasağına karşıyım. (....) Babam da TCKnın 141-142. maddeleriyle birlikte 163ün kaldırılmasını savunurdu. Tarikat, siyaset, ticaret üçgenine eleştirileri vardı, ama ifade özgürlüğü açısından siyasal islamla ilgili problemi yoktu.
üç- Siyaseti tepkiyle kurmak ve AKPnin yanlışlarına alternatif çözümler sunarak muhalefet yapmak yerine Atatürkün sözlerini sloganlaştırıp, üstelik o sözlerin içeriğini algılamadan politika yapmak düzgün bir siyaset yöntemi değildir. Bu yöntemle CHPnin hiçbir yere varmayacağı ortada. (....) Ben bırakın CHPyi Fransız Sosyalist Partisini dahi kendimi konumlandırdığım yerin sağında buluyorum.
DöRT- ilhan Selçukun işkencecilerimi affettim, Trabzondaki bayrak hadisesi haklı bir tepkiydi yazıları ve Mustafa özbekin siyasi çizgisinin Cumhuriyet gazetesiyle ilişkilendirilmesi çok rahatsız edici... MHPyi destekleyen, ona sıcak bakan bir Cumhuriyet, benim kafamdaki Cumhuriyet değil.
Röportajın tamamını t24ten okuyabilirsiniz...
Hem Murat Belgeye, hem bu satırların yazarına hak vereceksiniz...