malezya'nın milli havayollarıdır. thy gibi sık bir hava yolculuğu ağına sahiptir. 110'dan fazla noktaya uçuş gerçekleştirmektedir.
uluslararası havayolu kodu (b: mh)'dir, onlar bunu (i: malaysian hospitality)(u: konukseverlik) diye tercüme ederler. gerçekten çok misafirperver ve cana yakın host ve hostesleri vardır. konforlu olup olmaması uçak tipine ve yolcu sayısına göre değişir. ama genel de ucuz fiyata bayaa bir noktaya uçabilirsiniz, sadece malezya değil.
thy ile aralarında (b: code share) (u: ortak uçuş) anlaşması imzaladılar. bu yüzden thy'den malezya bileti satın alınınca onlar ile uçuyorsunuz. bu koltuk satın alma işinden en çok ben karlı çıktım. mesela istanbul'dan direkt uçayım diye 550 euro ve yukarısını gözden çıkarmam gerekirdi malezya havayolları ile uçarken. yoksa 450-750 euro arası diğer havayolları da uçuyor ama hayatınızdan 7-8 saat hem gidiş hem dönüş arap havalimanlarında boş boş oturmakla geçiyor. bu anlaşma ile uzakdoğu'ya malezya aktarmalı çok ucuza uçabiliyoruz artık.
uçak biletlerinde aslında bilet makul fiyatadır ama vergiler yükseğe çeker nakiti. özellikle havalimanı vergileri çok yüksektir. thy ile anlaşmalarından sonra samsun'dan kuala lumpur'a bilet bulabiliyorum ekobilet.com'dan thy firmasında. hem de istanbul kalkışlı olan biletlerden daha da ucuza geliyor, çarşamba havaalanı vergisi az diye. enteresan değil mi, samsun'dan istanbul'a ordan da kuala lumpur'a gidiş dönüş bileti, istanbul'dan direk uçmaktan ucuza geliyor 200 euro kadar.
genelde yemeklerini kimse sevmez. damak zevkimize göre değil derler. ben seviyorum ama ekmeği top dilim tarzı 1 adet verip kavga çıkartmama neden oluyorlar. her seferinde 3-4 top ekmek daha istiyorum diye o konuksever hostesler birden güleryüzüne kaybedip seslerini yükseltmeden:
(i: -oooouuğğğ, sori sör. meybi vi don hev inaf bıred, yu mas veyt durinğ dis sörvis.)
servisi bitirip sonra bana getiriyorlar ekmek poşetini dilediğim kadar alıyorum. sadece bir keresinde bi çinli hostes ile kavga ettim o kadar. onun dışında hoş sohbet olmuyor da değiller. bazen malayca konuşunca yeni host/esler neşeden yakınlık kurup telefon ve e-mail felan da isteyebiliyorlar.
(u: anlatmazsam çatlarım) (u: aklıma geldi şimdi efkar bastı)
---------------"(b: based on true story)" kısmı---------------
hiç unutmam...
"(i: çok tatlı gülüyorsunuz)" diye bir çekik gözlü stewardess'a fena yazılıyordum, yerel yeşil "(b: kebaya)" kıyafetlerine karşı bi zaafım var (u: itiraf eden asb). benim için ortada 4'lü boş koltuk bulmuştu uyuyayım diye. uzanmadan teşekkür etmiştim, tatlı rüyalar deyip başımda arz-ı endam edip bekleyince "(i: ama sana bakmaktan uyuyamıyorum, neyse rüyamda görürüm belki...)" dedim ve yazılmaya ara verip uykuya daldım. kalktığımda çoğu yolcuyu uyur buldum ama bu sefer benim uykum yoktu. uzaktan beni görüp geldi, sohbet ettik. kekler, meyve suları, çerez getirip götürdü arkadaşları. sohbet bir süre devam etti, ara ara rutin hizmetini yapıp önümdeki koltuğa bana dönerek oturuyordu. sohbetin ilerlediği bir an yeni evli olduğumu söyleyip "(i: senin erkek arkadaşın da çok şanslı olmalı, çok tatlısın)" deyince kızın simasını görmeliydiniz. "(b: bu kadar zalım olunmaz ki)" diye kızmıştım kendime. ilginç, asya insanı saklar derler duygularını, yüz ifadelerinden hisleri okunamaz derler. bence tam tersi ben daha net görüyorum, üzülmüştü eleman.
"(i: ben içeri geçiyorum, bir isteğin olursa söyle)" dedi ve gitti, daha da göremedim. inerken bile yoktu uçakta sanki. halbuki o benim mail ve telefon numaramı istemişti. istanbul'a geldiği seferlerde eğer kalırsa, onu gezdirmemi istemişti benden. ama evliydim, olmazdı ki..
---------------"(b: based on true story)" kısmı---------------
böyle işte malezya havayolları. diğer havayollarında ordaki host ve hosteslerin samimiyetini bulamazsınız. bir keresinde de bir host malayca konuştuğumu görünce muhabbete geldi. genç uşaktı, neşeli birşey. "(b: hangi eyalettensin gardaş)" demiştim. sonra o eyaletin lehçesinde 2-3 cümle söyledim, o da ne? eleman sevinçten dört köşe oldu. host ve hostesleri yanıma çağırıp kahkaha eşliğinde muhabbetler ettik. bana uçaktan inerken 1 torba malezya fıstığı vermişti. bu da istedi numaramı, "gezeriz istanbul'a sefer olunca kalırsam" diye. ama ben host ve hosteslerle meşrebim gereği arkadaşlık yapamazdım. eninde sonunda o hostesi sorur-öğrenir-bulurdum, ya da o beni. olmazdı..
olmadı..
the end
uluslararası havayolu kodu (b: mh)'dir, onlar bunu (i: malaysian hospitality)(u: konukseverlik) diye tercüme ederler. gerçekten çok misafirperver ve cana yakın host ve hostesleri vardır. konforlu olup olmaması uçak tipine ve yolcu sayısına göre değişir. ama genel de ucuz fiyata bayaa bir noktaya uçabilirsiniz, sadece malezya değil.
thy ile aralarında (b: code share) (u: ortak uçuş) anlaşması imzaladılar. bu yüzden thy'den malezya bileti satın alınınca onlar ile uçuyorsunuz. bu koltuk satın alma işinden en çok ben karlı çıktım. mesela istanbul'dan direkt uçayım diye 550 euro ve yukarısını gözden çıkarmam gerekirdi malezya havayolları ile uçarken. yoksa 450-750 euro arası diğer havayolları da uçuyor ama hayatınızdan 7-8 saat hem gidiş hem dönüş arap havalimanlarında boş boş oturmakla geçiyor. bu anlaşma ile uzakdoğu'ya malezya aktarmalı çok ucuza uçabiliyoruz artık.
uçak biletlerinde aslında bilet makul fiyatadır ama vergiler yükseğe çeker nakiti. özellikle havalimanı vergileri çok yüksektir. thy ile anlaşmalarından sonra samsun'dan kuala lumpur'a bilet bulabiliyorum ekobilet.com'dan thy firmasında. hem de istanbul kalkışlı olan biletlerden daha da ucuza geliyor, çarşamba havaalanı vergisi az diye. enteresan değil mi, samsun'dan istanbul'a ordan da kuala lumpur'a gidiş dönüş bileti, istanbul'dan direk uçmaktan ucuza geliyor 200 euro kadar.
genelde yemeklerini kimse sevmez. damak zevkimize göre değil derler. ben seviyorum ama ekmeği top dilim tarzı 1 adet verip kavga çıkartmama neden oluyorlar. her seferinde 3-4 top ekmek daha istiyorum diye o konuksever hostesler birden güleryüzüne kaybedip seslerini yükseltmeden:
(i: -oooouuğğğ, sori sör. meybi vi don hev inaf bıred, yu mas veyt durinğ dis sörvis.)
servisi bitirip sonra bana getiriyorlar ekmek poşetini dilediğim kadar alıyorum. sadece bir keresinde bi çinli hostes ile kavga ettim o kadar. onun dışında hoş sohbet olmuyor da değiller. bazen malayca konuşunca yeni host/esler neşeden yakınlık kurup telefon ve e-mail felan da isteyebiliyorlar.
(u: anlatmazsam çatlarım) (u: aklıma geldi şimdi efkar bastı)
---------------"(b: based on true story)" kısmı---------------
hiç unutmam...
"(i: çok tatlı gülüyorsunuz)" diye bir çekik gözlü stewardess'a fena yazılıyordum, yerel yeşil "(b: kebaya)" kıyafetlerine karşı bi zaafım var (u: itiraf eden asb). benim için ortada 4'lü boş koltuk bulmuştu uyuyayım diye. uzanmadan teşekkür etmiştim, tatlı rüyalar deyip başımda arz-ı endam edip bekleyince "(i: ama sana bakmaktan uyuyamıyorum, neyse rüyamda görürüm belki...)" dedim ve yazılmaya ara verip uykuya daldım. kalktığımda çoğu yolcuyu uyur buldum ama bu sefer benim uykum yoktu. uzaktan beni görüp geldi, sohbet ettik. kekler, meyve suları, çerez getirip götürdü arkadaşları. sohbet bir süre devam etti, ara ara rutin hizmetini yapıp önümdeki koltuğa bana dönerek oturuyordu. sohbetin ilerlediği bir an yeni evli olduğumu söyleyip "(i: senin erkek arkadaşın da çok şanslı olmalı, çok tatlısın)" deyince kızın simasını görmeliydiniz. "(b: bu kadar zalım olunmaz ki)" diye kızmıştım kendime. ilginç, asya insanı saklar derler duygularını, yüz ifadelerinden hisleri okunamaz derler. bence tam tersi ben daha net görüyorum, üzülmüştü eleman.
"(i: ben içeri geçiyorum, bir isteğin olursa söyle)" dedi ve gitti, daha da göremedim. inerken bile yoktu uçakta sanki. halbuki o benim mail ve telefon numaramı istemişti. istanbul'a geldiği seferlerde eğer kalırsa, onu gezdirmemi istemişti benden. ama evliydim, olmazdı ki..
---------------"(b: based on true story)" kısmı---------------
böyle işte malezya havayolları. diğer havayollarında ordaki host ve hosteslerin samimiyetini bulamazsınız. bir keresinde de bir host malayca konuştuğumu görünce muhabbete geldi. genç uşaktı, neşeli birşey. "(b: hangi eyalettensin gardaş)" demiştim. sonra o eyaletin lehçesinde 2-3 cümle söyledim, o da ne? eleman sevinçten dört köşe oldu. host ve hostesleri yanıma çağırıp kahkaha eşliğinde muhabbetler ettik. bana uçaktan inerken 1 torba malezya fıstığı vermişti. bu da istedi numaramı, "gezeriz istanbul'a sefer olunca kalırsam" diye. ama ben host ve hosteslerle meşrebim gereği arkadaşlık yapamazdım. eninde sonunda o hostesi sorur-öğrenir-bulurdum, ya da o beni. olmazdı..
olmadı..
the end