mnskm – Muhalif Sözlük
buralardayken ''iyi ki bizimle'' diyor, yokluğunda kahroluyorum. mahallede de tanımayan yok artık kendisini. bizim kahvehaneci kör tahir, işi ilerletti, dükkana net bağlattı. tezgah arkasında tek gözüyle bırezırs, mırezırs takılıyor işte. bir gün dedim ''abi inci'de şifre diye dilenmeyi bırak, aç bizim muhalif sözlük'ü, bak neler, kimler var orada!?'' hemen mine'nin bir entry'sinin altına usulca yanaşıp yazar bilgilerini tıkladım. en beğenilen, olay yaratan ve anlaşılamamaktan dolayı çok eksi verilmiş entry'lerini yüksek sesle okuyup kahvehanedekilerle paylaştım. hayatımda ilk defa ciddiye alındığımı farkettim o an. başka zaman gürültüden insanın kendi sesini duymadığı kahvehanede çıt çıkmıyor, pür dikkat herkes beni dinliyordu. bana değil, mine'ye idi bu ilgi ama ben ciddi ciddi havaya girmiş, ayakta, dimdik vaziyette, tur dağı'ndan dönen musa heybetiyle son sürat devam ediyordum hepsi birbirinden kıymetli bu entry'leri cahil halkımızın dikkatine sunmaya. ısrarla başka entry'leri okuyor, türk erkeklerinin evlenecekleri kızda bekaret araması başlığını görmezden geliyordum. onu 'bitirici vuruş' olarak görüp sona bırakmıştım. neyse, vakit geldi, malum entry'yi de okudum. o ana kadar ortamda bu yazılanlara ilgisiz davranan tek isim olan güngörmüş rızkullah dayı, malum başlık ve altına girdiği entry'yi de okumamdan sonra esaslı bir titremeyle sarsılmış, zor zahmet ayağa kalkıp, ahaliye dönerek; ''bu saatten sonra kanaat önderliğini bırakıyorum, analar ne ceylanlar doğuruyor!'' deyip, hıçkırıklar içinde kahvehaneyi terketmişti. yalan yok, biz de duygulandık dayıyı o vaziyette görünce. haydi dayı neyse, diğerleri de tamam. lakin günde 3 öğün karısını döven, selama küfürle mukabele eden gaddar tesisatçı şefik abinin de gözünden yaş geldiğini gördük ya, ''sözün bittiği yer'' dediklerinin neresi olduğunu öğrenmiş bulunduk. gerçekten çok büyüksün mine. öyle böyle değil hem de.