hayatında yaptığı en büyük hata cumhuriyettir.
bu sistem bize göre değil. mizacımıza aykırı.
biz yetenek sizsiniz türkiye yarışmasında köpeğe oy verip, birinci yapan insanlarız. biz sadece kalçalarını beğendiğimiz için hadise adlı şarkıcı hanımı milyarder eden insanlarız. biz bursa'da bülent arınç'ı alkışlayan ibneleriz. biz bir çift kadın memesine vatan satan adamlarız. biz şakalaşırken hamile kalan kadınlarız.
biz her kurultayda devlet bahçeli'yi genel başkan seçen delegeleriz.
biz türk aykut kocaman'ı yuhalayıp, ecnebi alex'i alkışlayan taraftarlarız.
bizim tercihlerimize niye güveniyorsun reis. biz doğru karar veremeyebiliriz.
ayrıca bu yaptığın yüzünden, türk siyaseti dansöz oldu.
millete şirin görünmek ve oy almak için siyasetçiler sürekli yalanlar söylemek zorunda kaldı. yerine getirilemeyecek vaatler vermek zorunda kaldılar.
iktidarlarını sağlama almak için amerika, avrupa gibi bazı ülkelere boyun eğmek zorunda kaldılar. onlardan iktidar konusunda yardım almak için ülkenin bağımsızlığını bitirdiler. siyasi hayatları bitmesin diye taşeron oldular.
siyasi hayatlarının tehlikeye gireceğini anladıkları an, milleti bilinçli olarak kutuplaştırdılar. bizden olan olanlar/onlardan olanlar diye milleti paramparça ettiler. sonra türk'ü türk'e kırdırdılar.
ahh be reisim. cumhuriyet bizim neyimize?
sana padişahlık yakışırdı. girerdin saraya, ''bundan sonra han benim!'' derdin. güzel kızlardanda büyük bir harem kurardın. hepsine tek tek kayardın. birisinden birinde mutlaka döl tutardı ve oğlan evlat verirlerdi. işte yeni varisimiz. hatta ''soylu'' babında, padişahın kızlarınıda hareme alırdın. onlarada kayardın. eğer döl tutarda, erkek evlat verirlerse gerçek veliaht o olurdu. çünkü hem anne tarafından, hemde baba tarafından soylu.
senin çocukların şimdi başımızda han olurdu. millet sus pus olurdu. taht kendisine babasının mirası olduğu için, seçim saçmalıklarıyla zaman harcamazdı. dolayısıyla amerikalıya diz çökmez, millete yalanlar söylemezdi.
en fazla ''olum padişahın kaç karısı var lan?'' diye muhabbet çevirirdik.
bu sistem bize göre değil. mizacımıza aykırı.
biz yetenek sizsiniz türkiye yarışmasında köpeğe oy verip, birinci yapan insanlarız. biz sadece kalçalarını beğendiğimiz için hadise adlı şarkıcı hanımı milyarder eden insanlarız. biz bursa'da bülent arınç'ı alkışlayan ibneleriz. biz bir çift kadın memesine vatan satan adamlarız. biz şakalaşırken hamile kalan kadınlarız.
biz her kurultayda devlet bahçeli'yi genel başkan seçen delegeleriz.
biz türk aykut kocaman'ı yuhalayıp, ecnebi alex'i alkışlayan taraftarlarız.
bizim tercihlerimize niye güveniyorsun reis. biz doğru karar veremeyebiliriz.
ayrıca bu yaptığın yüzünden, türk siyaseti dansöz oldu.
millete şirin görünmek ve oy almak için siyasetçiler sürekli yalanlar söylemek zorunda kaldı. yerine getirilemeyecek vaatler vermek zorunda kaldılar.
iktidarlarını sağlama almak için amerika, avrupa gibi bazı ülkelere boyun eğmek zorunda kaldılar. onlardan iktidar konusunda yardım almak için ülkenin bağımsızlığını bitirdiler. siyasi hayatları bitmesin diye taşeron oldular.
siyasi hayatlarının tehlikeye gireceğini anladıkları an, milleti bilinçli olarak kutuplaştırdılar. bizden olan olanlar/onlardan olanlar diye milleti paramparça ettiler. sonra türk'ü türk'e kırdırdılar.
ahh be reisim. cumhuriyet bizim neyimize?
sana padişahlık yakışırdı. girerdin saraya, ''bundan sonra han benim!'' derdin. güzel kızlardanda büyük bir harem kurardın. hepsine tek tek kayardın. birisinden birinde mutlaka döl tutardı ve oğlan evlat verirlerdi. işte yeni varisimiz. hatta ''soylu'' babında, padişahın kızlarınıda hareme alırdın. onlarada kayardın. eğer döl tutarda, erkek evlat verirlerse gerçek veliaht o olurdu. çünkü hem anne tarafından, hemde baba tarafından soylu.
senin çocukların şimdi başımızda han olurdu. millet sus pus olurdu. taht kendisine babasının mirası olduğu için, seçim saçmalıklarıyla zaman harcamazdı. dolayısıyla amerikalıya diz çökmez, millete yalanlar söylemezdi.
en fazla ''olum padişahın kaç karısı var lan?'' diye muhabbet çevirirdik.