necip fazıl kısakürek – Muhalif Sözlük
iki yıl sonra gelen editten rivayetle, bugün yaşasaydı mttb ile milli irade platformuna üye olurdu.(u: mttb zaten üyeymiş) ciddi anlamda iyi bir şair ama dönemin abd'sinin anti-komünist propagandasının kullanışlı şairlerinden biri maalesef. fethullah gülen'in komünizmle mücadele derneği erzurum şubesini kuranlardan biri olmasından farksız olarak kendisi de mttb'nin manevi lokomotifi olmuştur. bu iki örgüt 6. filoyu protesto eden komünistlere "gereken dersi vermek için" toplanıp 1969 senesinde meşhur kanlı pazara imza attılar. böylece vatanseverliklerini tatbik etmiş oldular. vatansız komünistlere de gereken ders verildi. necip fazıl dönemin birgün adlı gazetesinde amerika'yı ve filoyu savunarak kanının son damlasına kadar yurdumuza sahip çıkmış oldu. manşet de şöyle: http://tinyurl.com/ldpk6kt

eh, yüz yıllık zoka bu. tövbeler tövbesi, üstad falan değildir. amerikancının önde gideni.

kendisini bu kıymetli eserle yâd ederek huzurdan geri geri yürüyerek ayrılıyorum: http://tinyurl.com/nys4yjq

(bkz:#35968)
tekel'i yıllarca ayakta tutmuş insandır. özelleştirip gavura peşkeş çeken zihniyet, bir yaş üzüm alım merkezinde dahi ismini yaşatmamıştır. bu ülkede hiç bir iyilik cezasız kalmaz arkadaşlar.
alparsan türkeş' e sürekli darbe yaptırmak için konuşmaya çalışır. Başbuğ ise oy potansiyeli sebebiyle parti içinde olmasına izin verirken, görüşmeyi kabul etmez. Bir gün araya genel başkan yardımcılarından birini sokarak bir görüşme ayarlar necip fazıl. Başbuğ' a ''sizin orduda ve üniversitelerde taraftarlarınız var. benim ise büyük doğu derneği arkamda. darbe yapalım'' der. başbuğ bunu kabul etmez. ''ben o hatayı bir kere yaptım, demokraside böyle şeyler olmaz'' diyerek konuyu kapatır. Necip fazıl köpürür ve oradan ayrılır.

erol kılınç, ihtilal ihtiras ve ideal 68 Kuşağı Hakkında
ayrıca yeni bir gençliğe hitabe yazmaya kalkacak kadar densiz, iktidardan para dilenecek kadar yüzsüz, saçmalığın daniskası başyüce' lik düşüncesine sahip bir dönektir.
şairdir.

ne zaman ki bu mecrayı değişmiştir, istikbaar ve inkarın içine batmıştır.

iki tane nfk var.
biri şair, diğeri tarihçi/siyasetçi.

şair olanına lafım yok. kelimeleri güzel kullanıyor. dile hakim. alkolik döneminde de, tövbekar döneminde de güzel yazıyordur. kadın bacağınada, inançlı ruhada yazdığı methiyeler kayda değer bir sanattır. şairliği doğuştan bir yetenek. yaşam tarzı ne olursa olsun, bu özelliği etkilenmiyordur.

tarihçi ve siyasetçi dönemi ise çirkefe batmıştır.
şairler biraz nevrotiktir. hayal dünyası geniştir. zaten bu özellik sayesinde şair olmuşlardır. Allah'ın bir armağanıdır. lakin ciddi işlerde bu armağan bir lanete dönüşebilir.
tarihçiliği hiç bir altyapısı olmadan, belgesiz/kanıtsız iddialar üzerine kurulmuştur. belgesiz ve kanıtsız boşanma davası bile açılamazken, tarih yazmak nasıl bir eylemdir çözebilmiş değilim.

kaldıki dersimli rıza ve Palulu said konusunda iyice çıkmaza girmiştir. tahminimce ismi geçen adamların resmini görmüştür ve saçı-sakalı dolayısıyla iyi bir insan sanmıştır.
oysa ki dersimli Rıza'nın eşkıyalığı ve bölücülüğü belgeler ile kanıtlanmıştır. ingilizlerin imzalı mühürlü mektupları bütün kamuoyu ile paylaşılmıştır. adamın sahte seyitliğini ise bizzat Tuncelililer itiraf etmiştir.
aynısı said konusunda da geçerlidir. adamın niyeti belgeler ile kanıtlanmıştır.

belge ve kanıtlara, hayal gücü ile muhalefet etmek cühudluktan başka bir şey olamaz.

siyasi hayatı ise liboşları bile kıskandıracak şekilde keskin taraf değişiklikleriyle geçmiştir. en son MHP'dedir. varın siz düşünün nevrozun boyutunu.
yukarıdaki mektubun yayınlandığı gazetede bu habere yakın bir tarihteki başlık daha da enteresan: “süper mürşit necip fazıl muhabbet tellalı zurnikle kumarhanede nasıl basıldı?”
mal mıknatısıdır. burada kesmiyoruz tabii. besmeleydi bu özelliği. artı goygoycunun kralı, lpg'nin mucidi. kumarı türkiye'ye getiren, kadın bacaklarının hakkını tam manasıyla veren ilk türk. yobazlığı sistemleştiren adam. iski'nin ''k''si, yalan makinesi, ağır ruh hastası, üstad, gönül insanı, büyük mütefekkir, yılmaz mücadele adamı, inanç abidesi, damarlı otuz santim.
yalçın küçük'ün selefi. sahte kahramanlara kendisini ekleyemeden gitti. şahsi din telakkileri kendisini bağlar, ancak, iftira atmakta, gerçeği saptırmakta, rivayettir deyip sallamakta, bel altı vurmakta kendi zamanında üzerine yoktur. bir taberi, bir ibnü'l-esir olmasa da, o rivayette gönüllerin sultanıdır.

kof, samimiyetsiz, züccaciye dükkanı gibi bir üslubu vardır. bazen çok şey anlatılıyor sanılsa da, ortada laf güzellemesinden başka bir şey yoktur.

necip fazıl için kıstas gazi paşa, türklük ve cumhuriyettir. nedendir bilinmez gazi paşa ve cumhuriyete düşmanlığı kendisini yalanlardan müteşekkil bir hayal dünyasına hapsetmiştir. zira şeyh said ve seyit rıza hakkında buyurdukları ortadadır. kendisinin hangi hakkanî ve vicdanî ve vatanî mülahazaya sahip olduğunun en büyük delili bu gerçek kahramanlar hakkında yazdıklarıdır. necip fazıl, amacı uğruna yazmayacağı şey olmayan iflah olmaz bir ruh hastasıdır.

kendisinin geçmişinden çöplük olarak bahsederken başkasının yedi sülalesini bırakmayan necip fazıl, sadece hayali bir kadına malum olmuş ölüm anıyla muteber bir şahsiyeti allahsız yapabilecek hafiflikte ve tıynettedir. hatta işi o raddeye kadar götürmektedir ki, hiçbir düşmanlık beslemediği halde çarpıttığı zayıf mesnetlerle aynı şahsiyeti, yani ziya gökalp'ı din ve islam düşmanı olarak tanıtmakta ve vatan şairi namık kemal'e dil uzaktmakta hadd ve hakk gözetmemektedir. halbuki kendisinin herkesin bildiği kadın bacakları şiiri, gençliğindeki ayyaşlığı, ömrü boyu süren kumar merakı ve tabii siyasi tövbeleri de malumdur.

modern türkiye'de siyasi düşünce'nin milliyetçilik cildinde adının hakaretamiz bir şekilde türkçülük kısmında zikredilmesi de takdire şayandır. ancak kendisi milliyetçi dahi olmayıp, katıksız bir islamcı olduğu açıktır. herhalde bu, müntazer türköne'nin bir işgüzarlığı olsa gerek.

ve ibret-i alem için:

“Pek Sayın Cemal Gürsel,

şu anda Balmumcuda nezâret altında bulunuyorum. Hiçbir suçumun olmadığı kanaatindeyim. Ama beni suçlu görüyorsanız, ben sizden ve şanlı Türk Ordusu mensuplarından özür dilerim.

Politikanın ne olduğunu artık anlamış bulunuyorum. Sizler en iyi müdâhaleyi yaparak güzel yurdumuzu kötü politikacılardan kurtardınız. Demokrat Parti kötü idâresiyle zaten bunu hak etmişti. Ben çok hastayım. Beni zindandan kurtarabilirsiniz. Esâsen nâmusum, şerefim üzerine yemin ederim ki, serbest kaldıktan sonra hayâtımın sonuna kadar politika ile ilgili hiçbir yazı yazmayacağım. Siz büyüklük gösterip de beni af edin, beni kurtarın, dâima sizlerin emrinde olacağım.”

necip fazıl kısakürek

15 Eylül 1968 tarihli EKSPRES gazetesi.