orhan pamuk – Muhalif Sözlük
2000 yılında dehap'lı belediye başkanı feridun çelik'in daveti üzerine diyarbakır'da verdiği bir konferansta ''bir türk yazarı, doğal olarak da türk milliyetçisiyim. kürt edebiyatı hakkında bilgim yok'' sözleri üzerine kürtlere salonu boşalttıran adamdır. ermeni soykırımı çıkışı ve bu sayede kazandığı düşünülen nobel edebiyat ödülü ile tanıdık biz kendisini. alperoştuk, iyi sövmüştük. artık kasımpaşa modundayım, malum. sonraları kitaplarını okumaya başladım ve bayağı tuttum. özellikle kara kitap'ını. basit bulduğum son romanı kafamda bir tuhaflık ile erdal öz edebiyat ödülü aldı geçtiğimiz günlerde de. yıllardır orhan pamuk'u transfer etme peşinde olan can öz'ün oyunu muhtemelen bu ödül işi. 2016 içerisinde telif hakları can yayınları'na geçebilir. en az pahalanır kitapları tabii.
çelişki yumağıdır.

bir dönem ''ermeni ve kürtleri öldürdüler'' diyerek nobel ödülü almış ve kendi milletini töhmet altında bırakmıştır. verdiği rakamlar ise hiçbir bilgi ve belgeye dayalı değildir.

sonra tekrar fışkırıp, bir fransız gazetesinde, italyan, israilli ve alman entellektüellerle birlikte, esad'a tehdit mektupları yazmıştır.
esad'a ''sonun kaddafi ve saddam gibi olacak'' demiştir. yani vandallar tarafından kafan taş ile ezilecek ya da coniler tarafından idam edileceksin demiş.
hatta solcular bile ''bu adam harbi harbi amerikancı bir savaş tüccarı'' şeklinde düşünmüştür.
http://tinyurl.com/c3vc4q5


şimdi hangi orhan pamuk gerçek?
''ermeniler öldü ühhü ühhü'' diye çakma humanistlik yapan pamuk mu yoksa ''geberecen olum, kurtuluş yok'' diye tehditler savuran pamuk mu?

harbiden pamuk, sen kimsin?
Son dönemin önemli entelektüellerinden diye de tanımlanabilir ama kime ve neye göre entelektüel sorusuna cevap aramamız şart.hatta cevabını vermiş olmamız lazım ki aynı sorulara sittin sene uğraşmayalım.

Hiçbir kitabını okumadım çünkü roman okumayı vakit öldürme sayarım.bir de önyargılarımda çok kötü bir yere sahiptir.şimdi -gerçek manada bir entelektüel olan- cemil meriç'e bakalım:

"Gerçek entelektüel, önce ülkesinin haklarını düşman bir dünyaya haykırmakla görevlidir.insan kucağında yaşadığı toplumdan sıyrılamaz, sıyrılırsa okunmaz ve anlaşılmaz."

yazar ülkesinin haklarını düşman bir dünyaya savunmayı bırakın direk satmıştır.tarihte yaşanmış savaşlarla ermeni'yi, rum'u, Kürt'ü öldürdüğümüz doğrudur.ama emin olun ki onlardan çok türk öldüren bir milletiz biz.öldürmeyi sevdiğimizden değil savaş sonucu olduğundan yazıyorum.

sevmesek de onaylamasak da bazı milletlerin veya devletlerin kaşınması soucunda karşılıklı savaşlar çıkıyor.ve bu savaşlar sonucunda ölenler veya bize göre şehitler oluyor.bunlar doğanın ve var olma sorununun temel prensipleridir.

uzatmadan sonuca geçelim; cumhuriyet devrinin en büyük entelektüeli sayılan bir kişinin tanımına göre kitapları çerez niyetine okunabilecek bir yazar sadece.biraz da nekrofilya şüphesi de var. (u: ölüler üzerinden nobel aldı)
Kendisi çoğunlukla New York'ta yaşar, orada elinde kalem bir şeyler yazar ve yanında ki zat dizinleyip yayınevine gönderir, ertesi gün kitap raflardadır.

Nişantaşında babasından kalma bir apartmanın sahibidir. Gene babasından kalma bir kütüphanesi vardır. 20 yaşına kadar ressam olmak istemiş, daha sonra yazar olmaya karar vermiştir.

iyi mi yazar sorusuna ise, iyi yazar çünkü dili sokakta konuşulan dille aynıdır.
En son cümleme muhalif olarak örnek vereyim, bir de Hasan Ali Toptaş vardır ki, mütercimler kitaplarını ölümleri pahasına çevirir. öyle kolay değildir onun dilini anlamak ki tercümesini siz düşünün efendiler.
uğruna,yetiştiği toprakların insanına katil demeyi göze alacak kadar çok istediği nobeli almış yazardır. korkum şudur,ilerde daha iyi bir makam yada rütbe uğruna gaza gelip türkler iki milyon ermeniyi 500 bin kürdü 150 bin rumu katletmiştir iddiasında bulunmasıdır..
edebi dilini sevdiğim..kar romanında kendimi bulduğum..benim adım kırmızı da kızardığım..yeni hayatından bi bok anlamadığım edebi fenomen..