ben ibrahim, balıkçı manolisin oğlu pargalı ibrahim.. şimdi kendi sarayındasın. bak ve inan.. kendine.. hünkârına.. kaderine inan.. ve.. ve iman et..
(b: -matrakçı, şu duvara çok büyük resimler yaptırmak istiyorum. sen yapabilir misin?)
-sarayın nakkaşları cihâna bedeller, söyle yapsınlar
(b: -ben nakış istemiyorum ki matrakçı, resim diyorum sana.. hani şu kâfirin sarayındakilerden..)
-anladım sen, kuş, melek, kadın gibi âlâmetlerden istiyorsun, ikonalar gibi..
(b: -anladın işte, ressam lâzım bana matrakçı.. ressam )
Sen.. balıkçı manolisin oğlu pargalı ibrahim..
ruhu ve kaderi ikiye bölünmüş ibrahim.. cenneti ve cehennemi ikiye bölünmüş ibrahim.. imanı ve inkârı ikiye bölünmüş ibrahim.. zevkleri ve bildikleri ikiye bölünmüş ibrahim.. aklı ve vicdânı ikiye bölünmüş ibrahim, pargalı ibrahim..
kaderin doğuya, hilkatin batıya ait kıldığı ibrahim.. gözü resimde kaderi nakışta ibrahim.. bir kulağı kemanının yayından sarayın mermerlerinin içine sızan ah u enînlerde diğeri neyin kendi ölümünü üflediği seslerde ibrahim..
sen.. pargalı ibrahim, taşıdığın devlet-i âliyenin altı tuğunun, altı kanat ile göğe yükselttiği, taşıyamadığın yedinci tuğun ise sarayın duvarlarının dibinde boğduğu ibrahim...
sen.. pargalı ibrahim, kendi sarayının mutantan hücresinde divina commedianın sahifelerinde gezerken gözlerin, azadlık görmeyecek ruhun infernodan paradisaya geçerken hızlı adımlarla, hünkârının iradesine bağlı kaderin purgatorioda sabitlenir, sen.. inferno ve paradise arasında ikiye bölünmüş arafın gürbüz çocuğu ibrahim..
(b: aykırı bahçelere kök salmış, renascentianın yetim çocuğu ibrahim )
(b: -matrakçı, şu duvara çok büyük resimler yaptırmak istiyorum. sen yapabilir misin?)
-sarayın nakkaşları cihâna bedeller, söyle yapsınlar
(b: -ben nakış istemiyorum ki matrakçı, resim diyorum sana.. hani şu kâfirin sarayındakilerden..)
-anladım sen, kuş, melek, kadın gibi âlâmetlerden istiyorsun, ikonalar gibi..
(b: -anladın işte, ressam lâzım bana matrakçı.. ressam )
Sen.. balıkçı manolisin oğlu pargalı ibrahim..
ruhu ve kaderi ikiye bölünmüş ibrahim.. cenneti ve cehennemi ikiye bölünmüş ibrahim.. imanı ve inkârı ikiye bölünmüş ibrahim.. zevkleri ve bildikleri ikiye bölünmüş ibrahim.. aklı ve vicdânı ikiye bölünmüş ibrahim, pargalı ibrahim..
kaderin doğuya, hilkatin batıya ait kıldığı ibrahim.. gözü resimde kaderi nakışta ibrahim.. bir kulağı kemanının yayından sarayın mermerlerinin içine sızan ah u enînlerde diğeri neyin kendi ölümünü üflediği seslerde ibrahim..
sen.. pargalı ibrahim, taşıdığın devlet-i âliyenin altı tuğunun, altı kanat ile göğe yükselttiği, taşıyamadığın yedinci tuğun ise sarayın duvarlarının dibinde boğduğu ibrahim...
sen.. pargalı ibrahim, kendi sarayının mutantan hücresinde divina commedianın sahifelerinde gezerken gözlerin, azadlık görmeyecek ruhun infernodan paradisaya geçerken hızlı adımlarla, hünkârının iradesine bağlı kaderin purgatorioda sabitlenir, sen.. inferno ve paradise arasında ikiye bölünmüş arafın gürbüz çocuğu ibrahim..
(b: aykırı bahçelere kök salmış, renascentianın yetim çocuğu ibrahim )