adnan islamoğulları – Muhalif Sözlük
milliyetçi-muhalif çevreden arkadaşlarla zaman zaman yaptığımız fikir teatilerine istinaden kendisinin vatansever/özgürlükçü bir parti kurarak tüm bu geniş yelpazeyi içine düştüğü çözümsüzlükten kurtarması gerektiğini düşünüyorum. yes he can!
Yazilarinda israrla turk milletinin pkk'ya ragmen kurtlerle komsuluk yaptigini, camide saf tuttugunu, beraber dugunlerde oynadigini, cenazelerde omuz omuza oldugunu yazmakta. Ve bunun uzerinden hukumete giydirmekte. El'an dogru olani yazsa da kurtler ekseriyetle surece destek vermekte ve kendisini hatali cikarmaktadir. Evet aydinlarimizin oplumu yonlendirme gibi bir gorevi var ama gerektiginde yavuz ağıralioğlu gibi "boyle devam ederlerse avrupa'da ulke ulke katliam aglamaklisi nasil olunur, ogrenirler" mealinde hatirlatma da yapmasi gerekli diye dusunuyorum.

Bunu trabzonlu servet avcı yapsa nefret soylemi olur deger bicilmez ama kendisi bir balkanli olarak soylerse belki anadolulunun okuz kafasi dank edebilir. Zira zennediyorlar ki turklugu sadece saf kan aryan naziler istiyor ve bunlar surece karsi.
"apo'nun paltosundan çıkanlar" baslikli yazisinin sonunda yine tekrarlamis ustad:
"türkler nerede?"

El-cevap: (u: Barış! masası)o masa(u: Bu baslikla baska bir yazisi var)nın altında!

http://tiny.cc/km4auw
dün doğum günü olan, her türlü sınıflandırmanın ötesinde net olarak "muhteşem kişilik", "müthiş bir insan", "başka bir şey".
ismine en son 4 kasım'daki mhp kurultayında koray aydın'ın sunduğu listede rastlanılmış yeniçağ gazetesi yazarı. yıllarca mhp-bbp birleşsin edebiyatından sonra, büyüklük kendilerine kaldı zaar.
zamanında kendisini arnavut milliyetçisi ilan eden milliyetciler.com, şimdi de ülkücü hareketin yaşayan en büyük aydını ilan etmiş. yanlıştan dönmeleri güzel.
(b: milliyetçiler com) tarafından "ülkücü hareketin yaşayan en büyük aydını" ilan edilmiş ve kendisi ile alakalı makalede şu cümle zikredilmektedir: "ülkücü Hareket aklı ve imanı ile hareket ederek bilgi toplumu olduğu gün, Türkiye'nin makus talihi değişecektir. Bu hakikatten hareketle, Türk milliyetçilerini, ülkücüleri, bağımsızlıkçıları, cumhuriyetçileri, emperyalist akımlara ve fırkalara mesafeli olan büyük Türk milleti'nin evlatlarını Adnan islamoğulları gibi bir ''aydın''ı ve yazılarını takip etmeye ve düşüncelerinden istifade etmeye davet ediyoruz. "
akif'in vefat yıldönümü ile ilgili yazısında diğer yazarlardan daha farklı bir şekilde meseleye yaklaşmış, ve asrın idrakinin halini ve kimlerin eline terkedildiğini ortaya koymuştur:

---------------alıntı---------------
(i: ...

Hz. ömer’i ağlatan Fırat kenarındaki oğlaklar, kendilerinden sonrakiler için çok münbit bir siyâsî metafor oldu, lâkin kimseyi ömer gibi ağlatmadı korkudan.

islâmcılık siyâsetin azgın iştihâsına kurban edildi, siyâsetin zengin sofralarında meze oldu.

Aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar tüketiliyor.

Bir taraftan tüketiliyor, diğer taraftan asrın idrâki “mele”lerin diline emâet ediliyor; yine siyâsetin icapları mucibince. Belki de dünyanın halen öküzün boynuzları arasında durduğuna inanan “mele”lerin.

Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde kurucu irâdeye yakın çevrelerin Âkif’i azarlayıp, “Âkif devir değişti, Ankara’da artık senin gibilere de, Arap yâvelerine de yer yok” dediği gibi, artık Âkif’e ve onun gibilere, onların ahlâkına yer yok!...

...)
---------------alıntı---------------

yazının tamamı için;
http://tiny.cc/lqyf5
dersim harekatı hakkındaki son yazısında muhafazakar-milliyetçi insanların ve özellikle rte'nin salakça özrüne, necip fazıl'ın nesnellikten uzak kitabına ve kan dökülmesine karşı herkesin fetişist yaklaşımlarına cevap olarak müthiş bir yazı kaleme almıştır:

---------------alıntı---------------
(i: Cumhuriyet’in kuruluşunda yaşanan bâzı hâdiseleri gündeme taşıyarak, bu hâdiselerin yaraları üzerine kezzap dökerek, bu yaraları kanırtarak, bu yaraları deriyle birlikte sökecek kadar acıtarak varılacak bir yer yoktur, varsa da o yerin adı iç çatışmalardır, yeni toplumsal segmentlere bölünmedir.

Bir ülkenin Başbakanının bunu gömesi lâzım gelir.

“Son devrin mazlumları” gibi baştan aşağıya “hamâsetin el kitabî” sayılabilecek bir kitap ile oldukça netâmeli bir dönemi kameralar önünde izaha kalkışmak, hatta hamâsî ifâdelerle tahrik etmek bir Başbakanın yapacağı iş değildir.

Hiçbir resmî araştırmanın neticesi olmadan bir devlet adına “özür dileyerek” benzerî yaraların intikam ateşlerini yakmak bir Başbakanın işi değildir.)
---------------alıntı---------------

tamamı için;
http://tiny.cc/flvjq
arap baharı'nı son makallerinden birinde çok güzel özetlemiş:

---------------alıntı---------------
(i: 1. Dünya Savaşı’nda ingilizlerle birlik olan Araplar” klişesinin yerini şimdi “Ortadoğu’da ABD ile birlik olan Türk”lere düşmanlık klişesi alıyor.

Libya’ya savaşmaya giden Kuşçubaşı’nın, Enver’in, Mustafa Kemal’in yerini şimdi, ABD ile birlikte iş gören bir Türk Dışişleri alıyor!)
---------------alıntı---------------