behlül hiç gülmez imiş. harun reşit, her kim kardeşimin güldüğünü görür, müjdeyi getirirse, bir kese altın vereceğini vaat etmiş. behlül, bir gün bağdat sokaklarında gezerken bir kasap dükkanı önünde durmuş ve bir süre izledikten sonra gülmeye başlamış. bunu gören esnaf hemen harun reşite koşup haber vermişler. harun, behlülü huzuruna çağırmış. niçin güldüğünü sormuş. o da kasap dükkanında gördüm ki ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılmış. ben de senin işlediğin günahlar için benden de hesap sorarlar diye, üzülür dururdum. meğer boşuna imiş. der.