15 ila 20. yüzyıllar arasını kapsayan, batı türkçesinin eski anadolu türkçesi ile türkiye türkçesi dönemleri arasında yer alan dönemdir. lise öğretimi sırasında ise genel olarak arapça, farsça ve türkçe karışımı yapay bir dil diye yanlış bir şekilde öğretilir. yine halk arasında sıkça yapılan bir diğer yanlışsa -alfabe değişikliği sebebiyle- bu döneme eski türkçe demektir. oysa eski türkçe köktürk, uygur ve karahanlı türkçelerini kapsayan döneme verilen addır.
türkçe'nin tasnifinin doğru düzgün yapılamamasından dolayı nereye konulacağı pek belli olmayan, ancak murat bardakçı'nın da yazdığı üzere "zamanımızda osmanlıca kavramı ile kastedilen dil, resmî metinlerde kullanılmış olan ağdalı imparatorluk üslübûdur." tanımını karşılayan, çoklarının ayrı bir dili adlandırıyormuş intibaını vermesinden sebep yerine "osmanlı türkçesi" ifadesini tercih ettiği, türkçe'nin coğrafya ve siyasi dönemlere göre ayrılma garabetinin bir yansıması olan, genel olarak türkçe'nin osmanlılar zamanındaki gelişimini ifade eden kavramdır.
millî eğitim şûrası'nda alınan osmanlıcanın liselerde zorunlu olması gerektiği kararı sebebiyle gündemdedir. alınan tepkiler üzerine olsa gerek tüm liseler için verilen öneri, imam hatip liseleri ve sosyal bilimler liselerinde zorunlu olması gerektiği şeklinde değiştirilmiştir. tartışmalar, sol cenahın irtica geliyor korkusunu yeniden hortlatmasının yanı sıra osmanlıca hakkındaki cehaleti de ortaya koymuştur.
Dervişin küfür haznesini genişleten dönemin dili .
türkçe' nin felsefe yapmaya uygun olmadığı gerekçesiyle liselerde zorunlu ders olarak okutulacak olan dil. bizim liselerden yıllardır türkçe yeterli olmadığı için filozof çıkmıyordu zaten. bak çok iyi oldu bu.
sultanımız var, milletin sigarasına alkolüne prezervatifine de karışıyor, geç bile kalındı zaten anadil haline getirilmesi için. osmanlıca konuşuyorum, popom kuru kalıyor.
sebepsiz yere yeni nesillere beyin amcıklatması yaşatacak olan leyleklerden biri. sosyal bilimler liselerine olsa anlarım da, bunun bütün liselere dayatılması hakikaten başka bir hesabın ürünü. yoksa mevzunun "dedemin mezar taşını okuyamıyorum"la bir alakası olduğunu düşünmüyorum. ki, "ulan pezevenk! senin ayak takımın parmak ucu olan deden de, onun dedesi de okur-yazar değildi" zaten derler adama. ama sen, afedersin ama ölüyü sikmek niyetindesin güzel kardeşim. çünkü osmanlıca dediğin dil tıpkı latince gibi çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş, artık ihtisas ve hobi alanı haline gelmiş bir dil. senin bundan yüz, üç yüz, beş yüz sene önceki kitaptan, fermandan öğreneceğin ne yeni bir kuram, ne de yeni bir bilgi var. orası artık tarihçilerin, edebiyatçıların ve sair araştırmacıların ilgili ve oyun alanı. yani seni, ne bir amele olarak malanın duvara olan açısı bakımından, ne de bir mühendis olarak ufacık bir çipteki iki milyar transistörü nerene sokacağın açısından ilgilendiren bir şey yok. yeme bunları, gelme bu besmele duymuş şeytan kıvamındaki bağıran fırlatmanın gazına. öyle bir şey gerekli olsa, hem bir molla ve derviş torunu, hem de sosyal bilimlerin bir alanında ihtisas yapan biri olarak ben senin yerine "yes be annem" demez miyim? derim, güven bana.
liselerde zorunlu ders olması üzerine şiddetli tartışmalar yaşandığı sıralarda en yerinde tespitleri etem amca yapmıştı. http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/12/141210_10_soruda_osmanlica