cemil meriç – Muhalif Sözlük
büyük yazarlardandır dini, arastırma, günlük, deneme, inceleme, tercüme, eleştiri türünde bircok eseri, buna bağlı olarak da aldığı bircok ödülü vardır.

onu anlamak için bol bol okumak lazımdır.
kitaplar uğruna gözlerini kaybetmiş kişidir..

bir arkadaşın ifadesiyle "kendi göğünde tek yıldız"..
insan maruz kalmaz, tercih eder sözünün müellifi. üstâddır kendileri. mağaradakiler, bu ülke, jurnal i-ii, bir dünyanın eşiğinde, umrandan uygarlığa ve kırk ambar baş yapıtlarındandır.
Ezelî bir mağdur ve ezelî bir mağlûp: Cemil Meriç


Zirveleriyle ve uçurumlarıyla kimseye benzemeyen Cemil Meriç'in kaderi yalnızlıktı. "Bütün dostlarım çarmıhıma çivi çaktılar" derken, çakılan her çivinin kendisini daha derin bir yalnızlığa sürüklediğini biliyordu. Dişlerini gırtlağına geçirmiş bir zamana, kızgın millerini gözlerine geçirmiş ve onu, ömrünün yarısında kitaplarından, insanlardan, yazılarından ayıran bir karanlığa mahkûm etmiş kadere karşı çaresizdi. Bunun adına 'mağduriyet' ve 'mağlûbiyet' diyordu:

"Ben ezelî bir mağdurum, coğrafî kader, siyasî kader, biyolojik kader. Başka bir ülkede doğmalıydım, başka bir ülkede veya başka bir çağda, en iyisi hiç doğmamalıydım. Anlaşılmadım, anlaşılmadım, anlaşılmadım. Hayatım bir bozgunlar silsilesi. Hiçbir kavgam zaferle taçlanmadı. Ben ezelî bir mağlûbum. Ama tarihi yaratan mağlûplar, bir ülkeyi onlar ebedîleştirir..."
der C.Meriç


Bunun da bir bedeli vardır, tarihi yaratmanın, bir ülkeyi ebedîleştirmenin, ardında şakirtler bırakmanın bir bedeli vardır. Bu bedeli de en ağır biçimde öder Cemil Meriç. "

Cemil Meriç, düşünen, okuyan ve temsil ettiği değerleri lekelememek için aç kalmaya, açlıktan kıvranmaya razı olan adam...".


Ezelî bir mağdur, ezelî bir mağlûp olarak Cemil Meriç, kaderin kendisini mahkûm ettiği karanlıklarından dışarıya ışık saçmağa devam ediyor. Bu ışığın son huzmeleri hangi gözleri ışıksız bırakacaktır bilmiyoruz. Yasarken "ışık olmak için yanmak lazım" diyen Cemil Meriç, öldükten sonra bu gün daha çok okunan, hakkında daha çok konuşulan, fikirleri, kelimeleri, cümleleri gazete ve dergi köşelerindeki makalelere gizlice daha fazla serpiştirilen bir yazar olarak yaşamağa devam etmektedir. "insan en son hatırlandığında gerçekten ölür" diyordu, şu ân hatırlanıyor ve yaşıyor...

Hülasaa daha çok okunası bir adam Cemil Meriç...

bu arada suffiyun'a da darıldım açıkçası, C. Meriç bahsini biraz kısa tutmuş (u: smiley)
trt de türkiyenin ruhu Cemil Meric adında bir belgesel yayınlanmıştır.
Türk mahkemelerinde ilk defa ben marksistim demiştir.
Cok güzel yazar mutlaka okunması lazımdır .
Bu ülkede sağcı solcu değil namuslu ve namussuzun kavgası olmalı demiştir.
Kesinlikle bu ülkenin en iyi düşünürlerindendir. çalmamış düşünmüştür.

"duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir"
sozunu anlamaya calıstıkca dahada hayran olduğum

"benim trajedim şu bir kaç satırda: sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok. yani, dilimle, zevklerimle, heyecanlarımla, yarımla 'büyük doğu' kadrosundanım. düşüncelerimle, inançlarımla 'yön'e yakınım. bu bir kopuş, bir parçalanış."

sozlerine sevindiğim

"mektuplarını üzülerek okudum. sen ki son liman, son ümit, son dost, ilk ve son sevgilisin
sen ki yıldızım, sen ki annem, sen ki çocuğumsun..acılarımla hırçınlaştığına üzüldüm
istıraplarım çokmu çirkin, çokmu çocukça? onları sendenmi gizleyeceğim? sahneye maskeyle çıkmak! ben aktör değilim.
sesinin tonunda minnacık bi soğuyuş hissettiğim an yokum
acılarımın kaynağı sensin, evet ama hayatımın kaynağı da sensin, senin için ve seninle yaşıyorum.
sen uçuruma yuvarlanırken tutunulan dal, sen vaha, sen bütün hayal kırıklıklarımın dudaklarında ümidleştiği kadın."

sozlerini okuduğumda duygulandığım

"her asirda bir kac kisi dusunur, gerisi dusunulenleri dusunur sadece"

tespitini ayakta alkışladığım .

"batı karşısındaki durumumuz, efendisinin ilaçlarını çalıp içen uşağın durumudur"

tespitinide bir türlü hazmedemediğim milletimize yediremediğim fikir işcisi aydın düşünür filozoftur kendisi.
aynı zamanda o güzelim gözlerini tecessüs uğrunda kaybetmiş fikir işçisidir. Biricik aşkı lamiâ hanıma göndereceği mektupları, eşi fevziye hanımın kaleme almış olması da muazzam bir hadisedir. fevziye hanım'ın cefâkar, vefâkar ve merhametli yapısı, cemil meriç'in onu hep bir anne şefkatiyle görmesine ve ona derin bir saygı/sevgi beslemesine neden olmuştur.

gençlik serüvenlerini ve fikri gelişimini anlattığı bu ülke'den bir alıntı..

"Batılı için tekamül bir başkalaşma, bir kişileşme. Sürünün tarihi yok. Ama tarihin yaratıcısı o. Sürünün önüne geçmek, sürüden ayrılmak mı? Aradaki mesafe uzayınca, evet!

Coşmak lazım, diyor Saint-Simon, yaşamak lazım. Hem zirvelerde, hem uçurumlarda yaşamak. Dizginleri gerilen at şahlanır, ama kanatlanmaz.

Tecrübe, harem ağalarının silahı. Büyüklerin bu koltuk değneğine ihtiyacı var mı? isa tecrübesiz. Saint-Just tecrübesiz olduğu için ulu. Tecrübe, bayalığa alışmak ve bayağılaşmak.

insanları eskisi kadar sevmemek. insanları ve eşyayı. Galiba ölmek de bu."

biraz da jurnal 2'den alıntı :

"çağdaş avrupalı, ya ümitsizlik, ya iman diyor. Başka yol yok. Zavallı büyücü çırağı, uyanışın biraz geç olmadı mı? "

"Tabular tabular..Her adımda şuura dur emrini veren bir jandarma neferi. Her kapının arkasında, elinde bıçak, bekleyen bir harem ağası. Düşünme! Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp, "efendim bizde filozof yetişmiyor" diye ah-u vahlar."

üstâd büyük adamdır. sürekli aramanın, sürekli merakın, hakikati sorgulamanın belki de tek ana gâye olması gerektiğini göstermiştir. tertemiz ve zinde bir beyindir. en az bu kadar da büyük bir yüreğe sahiptir:

"Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedidir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevi ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raksedecek herhangi bir yabancı hayal, o zaman bu rüya bir kabusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın."
bu toprakların irfan ve hikmet geleneğini;hint düşüncesinden, fransız anlayışına harmanlayarak zenginleştiren modern anadolu bilgesi.
fikrimce cumhuriyet devrinin en büyük aydınıdır, bir o kadar da yalnızlığa ve umarsızlığa itilmiştir.
"Sevgi garip bir yangın.. yaşaması için büyümesi gerek... o yangına her şeyini atacaksın... zamanını-gururunu-dehâanı... ve kül olacaksın... insanlar ondan korkuyor ondan yaşamıyorlar... sonsuz karşısında cücenin korkusu.."(c.meriç)
"Biz medeni insanlarız(!), güvercinleri boğarız ama zarifâne; şöyle önlüğümüzün altında..."(c.meriç)