allah – Muhalif Sözlük
1. De ki o allah’ tır. Eşsiz benzersiz bir tek’ tir.
2. Allah samed’ tir.
3. o doğurtmamıştır ve doğurulmamıştır.
4. ve hiçbir şey o’ na asla denk ve benzer olmamıştır.

ilk sebep ve son gayedir.
Türkçesi tengri kelimesinden "tanrı" olarak gelen, TDK'nın ifadesinde "Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı" olarak geçen arapça ilah kelimesinin özel hali..

islamiyet öncesi dönemde araplar Kabe'deki 360 tane put arasından en yükseği, en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna "Al-ilah" (en güçlü ilah) diyorlardı.

Dilbilimciler "Allah" kelimesinin "Al-ilah" tan türediğini söylerler.
(islam Muhammed and His Religion, Arthur Jeffery, 1958, p 85, Muhammad at Mecca, W. Montgomery Watt, 1953, p 23-29)

Zira Hz. Muhammed (sav) 'in babasının adı Abdullah(Allah'ın kulu) anlamına gelir. Sanıldığı gibi islâmiyetle gelmiş bir kelime değildir.
Yani Allah, en güçlü ilah, tek ilah, tanrı, yaratıcı anlamlarına gelen arapça bir kelimedir.

Türkiye'de çokça yapılan anti-millî hareketler (u: özellikle şakirt kesimler) (u: ve dini kendi tekelinde sananlar için konuşuyorum) sonucunda tamamen türkçe olan ve tarihte ilk müslüman türklerde bile tanrı olarak anılmaya devam eden (u: ki bundan doğal birşey olamaz), Kur'an-ı Kerim'de bizlere seslenen yüce tanrımız Allah(c.c) 'ın bazı kelimelerde hapsedildiğini, sanki müslüman bir Türk'ün "yüce tengrim bana yardım et" şeklindeki haykırışını (u: haşa) anlayamayacakmış ya da bunda bir takva eksikliği varmışçasına gizliden gizliye empoze edilmiş olan anti-milli hareketin bir oyunu haline gelmiş olan durumdur.

çocukken ben de rahatsız olurdum tanrı kelimesinden. Halbuki nedenini bile bilmezdim. Bilinçaltımıza yerleştirilmiş bir kere..
Savunma şu oluyor genellikle: Tanrı deyince herhangi birinin tanrısı oluyormuş da Allah dediğimiz de bizzat islâmiyetteki ilah olan Allah'tan bahsediyor oluyormuşuz..
Allah kimin hangi tanrıya hangi niyetle kime hitaben dua ettiğini bilemiyor mu? Ya da siz kim oluyorsunuz yahu? Ben müslüman da olmayabilirdim, bizzat senin inandığın türde mi ibadet etmem gerekiyor? Bunu sana ispatlayıp göstermem mi gerek? şeklinde isyan edebilirsiniz.

Kelimenin özüne, anlamına değil de söylenişine ve şekline takılıyoruz. (u: tanrı yaratıcı demek) (u: Allah da ilah demek) Ve bu da müslümanlık oluyor öyle mi..

(bkz:tabi yersen)

"hüdâ" kelimesi Farsça olmasına rağmen kimse arıza çıkarmazken Tanrı kelimesine heptan kılızdır. Sebebini de mantık çerevesinde ele alamayız. islâmiyeti Araplara ve Farslara mı yakıştırırız hep? Ulan onlarca sene kim yaptı islâm bayraktarlığını? Arabistan mı?

(bkz:oğan)

(bkz:ilah)

(bkz:rab)

(bkz:mevlâ)

(bkz:halîk)

(bkz:)

(bkz:hüdâ)
(u: komik) (u: Allah kendisinden 99 isimle bahseder) (u: 1 değil) neticede bir kelimedir bu. söylemdir. Allah'a nasıl seslendiğinizin onun için bir önemi yoktur onu ilah gördüğünüz ve ilahi çerçeveden çıkmadığınız sürece..

"kâğıt" kelimesi de ilah anlamına gelebilirdi, öyle söylenegelmiş, öyle kabul edilmiş olabilirdi tanrı kelimesinin yerine. kağıt diyeyim bakayım.. hmmm.. olmadı, o ağırlığı vermiyor..

bu mudur? hissettirdikleri mi dir mesele? kelimeler yüklendiği anlamla anlam kazanırlar. öncesinde bir manaları olmaz, ağırlıkları da olmaz. Hissettirdikleri de öğrendiklerimiz ve yaşantımıza göre değişir. Allah kelimesinin ağırlığı Kur'an-ı Kerim'de yer almasından öte gelir. "Tanrı diyeceğiz ulan" diyen de yok.

Sadece, "Farsça ilah anlamına gelen hüdâ kelimesini kullanırken sorun yok da neden tanrıda sorun oluyor?" sorusunun bile cevabını alamadım bugüne dek. Sadece bu sorunun cevabı yeter bana.. çünkü tanrı kelimesi ile aynı ayrımı görmemiş.. (u: neden acaba?) (u: boşver) (u: sen Türkiye'sin, çok düşünme bunları)

şahsen ben tanrı kelimesini kullanmıyorum; çünkü öyle alıştım. Ağzıma bile gelmiyor. Böyle öğrendim. Hep sakıncalı bir kelimeymiş gibi gösterildiği için sorgulamadan rafa kaldırdım. Salaklık ettim mi? Evet, ettim.. çünkü mantıklı bir açıklamam yok.. (u: çaktırma)

(bkz:biri Sami yusuf'a Allah'a god denilemeyeceğini öğretsin)

(bkz:saplantı)

(bkz:takıntı)

(bkz:Allah [c.c.]'ın 99 ismi)
tanrı sözcüğü bir isim değildir.
ilahımızın ismi allah tır ve bu söz tesadüf üzere oluşmuş bir isim değildir.
özü hu' dur. hu bir nefestir, can dır yani. ve bir çok manayı içermektedir.
ve allah deyince biri sizin müslüman olduğunuzu anlar tanrı deyince anlayamaz.
ihlas suresi 1. ayetinde ki ' de ki ' emri gereği bizim allah dememiş en güzel olanıdır.
ee güzeli varken sıradana ne gerek var ki.
bazı şeyler hatta birçok şey gerekliliği üzerine değil, zenginliği üzerine kullanılır. önemli olan işlevidir ve işinizi görmesidir. aynı yere farklı birkaç yoldan da ulaşılabilir. ayrıca Allah kelimesinin islâmiyete has olmadığını, arapların önceden de kullandığı bir kelime olduğunu da belirtmiştim. (u: dikkat edilmemiş sanırım) yine dediğim noktaya geliniyor; inat ...

Abdullah örneğindeki gibi.. Etimoloji böyle diyor. Gerçekler de öyle..

2. olarak bahsini ettiğim savunmadan (u: tanrı deyince herhangi birinin tanrısı oluyormuş da allah dediğimiz de bizzat islâmiyetteki ilah olan allah'tan bahsediyor oluyormuşuz..) başka savunma istediğim için o savunmayı yazmıştım, tekrar aynısını okumak için değil.

aslında bazı teşbihler yapacaktım; fakat bu konuda Allah'ı kızdıracak şeyler söylemekten korktuğum için ve teşbih yapılabilir mi yapılamaz mı tam manasıyla fıkhî bir bilgiye sahip olmadığımdan yapmıyorum..

söz konusu "hüdâ" kelimesinden ve Sami Yusuf üzerinden imâ ettiğim mesele açıklanırsa ve aynı şeyler tekrar edilmezse (u: 'bunu kullan lan işte' gibi) benim için de iyi bir alışveriş olacak ve sanırım daha iyi anlayacağım.

(bkz:please!)

bir başka imâ:

(bkz:biri M. Akif'e istiklâl marşında hüdâ yerine Allah kelimesini kullanması gerektiğini öğretsin)
hüda allah kelimesinin köküdür.
bir nefes bir sestir. canlıları ve onların allahtan yaratıldığını ifade eder. yani tüm canlılar her nefeslerinde allah derler. dolayısyla ilk canlı ilk beşer (ilk insan değil ilk beşer) den itibaren hu kullanılıyordu. ilk insana allah ın kelimeleri öğretmesi ile allah denilmeye başlandı.
islam insanlık tarihinden beri varolan bir dindir yani islamdan önce allah kelimesi kullanılır diyemeyiz. aksine ilk insan ve islamın ilk peygamberi hz adem ile başlayan ve islamın son peygamberi hz. muhammed ile mühürlenen bir kullanımdır.
biz sözün gücüne inanan ve herşeyin rastgele/ tesadüfen oluşmadığına inanan insanlar olduğumuzdan söz bizim için çok önemlidir. ( yani allah kelimesi yerine kağıt kelimesi hiç olmayacaktı. tesadüf diye bir şey yok çünkü)
sami yusuf un sözü bizi ilgilendirmiyor. biz itikadi konularda tıpkı peygamberimiz gibi düşünmeliyiz.
bir öğretinin öğretmeni kimse onun düşünce dilini kullanmalıyız.
allah kendisine yine yukarıda dediğimiz gibi -de ki o allah tır- bir isim vermişse ve böyle söylememizi emretmişse öyle demeliyiz.
de ki o allah tır
de ki o allah tır.
ve allah ın tek ismi budur.
esma ül hüsna diye öğretilen isimlerde aslen allah ın sıfatlarıdırlar.
benim tavsiyem rabbimize, tanrımıza ismi ile hitab edelim.
ayrıca her öğretinin bir dili bir üslubu vardır sizin önceden beyan etmeniz ilgili savunmanın yetersiz olduğu anlamına gelmez. öyle olsaydı gayri müslimler islam ın bilinen gerçeklerini önden söyler bunları bize söylemeyin bunların dışındakilerle gelin derler ve bizim hiçbir şey söyleme hakkımız olmazdı.
matematiği sayılarla öğretmeyin demek gibi bir şey bu.
tekraren; tanrı kelimesi zaten bir isim değildir. isim olan allah tır.
hû arapçadır, hüdâ farsça... mutlaka etkileşim olmuştur. birbirinden türeyen kelimeler mevcuttur.
bakınız, sadece allah kelimesi deyip, hû, hüdâ, rabb mevlâ vs. kelimelerinden de gocunulmadığı ortadadır.
değindiğim konu, bunların türkçe olmadığıdır ve genel kabulün bunun üzerinden olduğudur. her türlü arapça ve farsça ilah kelimeleri sizleri/bizleri rahatsız etmez iken türkçe ilah kelimeleri rahatsız etmektedir..
evvela bunu kabullenmek gerekir. ve bunun açıklamasını yapmak gerekir. (u: sabahtan beri bundan bahsediyorum)

diğer taraftan hz.adem'e inmeye gerek yok. zira incilde, tevratta vb.'de de allah kelimesi mi geçmektedir? benzer telaffuz olsa da bizzati "ALLAH" kelimesi geçmez; çünkü arapça değildir. araplar üzerinden yayılacağı tayin edildiği için bu isim seçilmiştir yüce yaradanımız tarafından. eğer falanca bir kelime yazsaydı olmazdı, ilah kelimesi üzerinden bir kelime şart çünkü. o zaman için (u: islâmiyetin doğduğu yıllar) peygamber efendimiz dini anlatırken yaradandan söz ederken yabancı bir kelime söyleseydi anlaşılamazdı zaten. ama her arap allah denince yaratıcıdan söz edildiğinden anlayacaktı.

hem tesadüfen bir şeylerin oluştuğundan kim söz etti ki? allah böyle istedi, böyle oldu diyorum, başka türlü isteseydi başka türlü olurdu..

diğer taraftan esma'ül hüsna allah'ın sıfatları değildir. bunu iddia etmedeki amacı da anlayabilmiş değilim.

(bkz:zati sıfatlar)

(bkz:subuti sıfatlar)

sanırım bunlar "sıfat" olsaydı fıkıh, kelâm âlimleri buna "sıfat" derlerdi.
ayrıca anlamları bakımından sıfat olmaları mümkün değildir; özellikle sıfat olarak kullanmaya çalışılmadığı sürece..

bu başlıkta bundan başka entry girmeyeceğimi, zaten söylemem ve de sormam gerekenleri çoktan gerçekleştirdiğimi belirtmekte de fayda var zannediyorsam.

(bkz:fazla söze ne hacet)

(bkz:konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil)

(bkz:my bad)
varlık âleminin, eşyanın ve ukbanın ve dâhi her şeyin sinesinde tecellileri bulunan 99 esmanın tüm özellikleriyle özetlendiği (b: özel isimdir). arap linguistlerin dâhi anlatmaktan dillerinde tüy bittiği gibi, allah lafzı al-ilah'tan (b: türememiştir). başlı başına bir kavramdır. (b: çünkü allah sadece ilah değildir, ilah olarak tek ilah olandır.)

tengri, tanrı, mabud, hüdâ gibi kavramları kullansak ne olur ısrarı, gereksiz ve anlamsızdır. kullanılsa elbette ki allah bu seslenişi bilecektir, ne var ki (b: allah ismi ile işaret edilen anlamları), bu kelimeler karşılamamaktadır. bunlar sadece 'ilah' kavramına atıfta bulunurlar.

bu ısrarın mantıksızlığı şurada daha belirgindir. aynı bu örnekte olduğu gibi, kuran'ı türkçe olarak okusak allah anlamayacak mı, namazda sureleri türkçe anlamlarıyla okusak allah bilmeyecek mi.. elbet anlayacak,bilecektir. ama sesletimin bir özelliği vardır. tevatür hadislerde geçtiği gibi, bilim de kanıtlamıştır ki söz/ses muhteşem bir tesire sahiptir.

allah lafzını zikrettiğinizde bünyede/ruhta bambaşka anlamlar, bir ifadesiyle nurlar hâsıl olur. aynı şey 'tengri' sesletimi için geçerli değildir. tıpkı allah'ın ayetlerinde işaret ettiği gibi :

---------------ayırıcı---------------
Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı güzel kıl; bir de (b: kıraatıyle) seçkin olan sabah namazını; çünkü sabah Kur'an'ı gerçekten şahitlidir.
(iSRÂ suresi 78. ayet)

Biz Kur’an’ı, insanlara (b: dura dura okuyasın) diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.
(iSRÂ suresi 106. ayet)

... Kur’an’ı (b: ağır ağır, tane tane) oku.
(MüZZEMMiL suresi 4. ayet)

Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. işte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
(BAKARA suresi 121. ayet)

Kur’an okunduğu zaman ona (b: kulak verip dinleyin ve susun )ki size merhamet edilsin.
(A'RAF suresi 204. ayet)
---------------ayırıcı---------------