zahiri ve lahuti alemin tek sahibi...
varlık âleminin, eşyanın ve ukbanın ve dâhi her şeyin sinesinde tecellileri bulunan 99 esmanın tüm özellikleriyle özetlendiği (b: özel isimdir). arap linguistlerin dâhi anlatmaktan dillerinde tüy bittiği gibi, allah lafzı al-ilah'tan (b: türememiştir). başlı başına bir kavramdır. (b: çünkü allah sadece ilah değildir, ilah olarak tek ilah olandır.)
tengri, tanrı, mabud, hüdâ gibi kavramları kullansak ne olur ısrarı, gereksiz ve anlamsızdır. kullanılsa elbette ki allah bu seslenişi bilecektir, ne var ki (b: allah ismi ile işaret edilen anlamları), bu kelimeler karşılamamaktadır. bunlar sadece 'ilah' kavramına atıfta bulunurlar.
bu ısrarın mantıksızlığı şurada daha belirgindir. aynı bu örnekte olduğu gibi, kuran'ı türkçe olarak okusak allah anlamayacak mı, namazda sureleri türkçe anlamlarıyla okusak allah bilmeyecek mi.. elbet anlayacak,bilecektir. ama sesletimin bir özelliği vardır. tevatür hadislerde geçtiği gibi, bilim de kanıtlamıştır ki söz/ses muhteşem bir tesire sahiptir.
allah lafzını zikrettiğinizde bünyede/ruhta bambaşka anlamlar, bir ifadesiyle nurlar hâsıl olur. aynı şey 'tengri' sesletimi için geçerli değildir. tıpkı allah'ın ayetlerinde işaret ettiği gibi :
---------------ayırıcı---------------
Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı güzel kıl; bir de (b: kıraatıyle) seçkin olan sabah namazını; çünkü sabah Kur'an'ı gerçekten şahitlidir.
(iSRÂ suresi 78. ayet)
Biz Kuranı, insanlara (b: dura dura okuyasın) diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik.
(iSRÂ suresi 106. ayet)
... Kuranı (b: ağır ağır, tane tane) oku.
(MüZZEMMiL suresi 4. ayet)
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. işte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
(BAKARA suresi 121. ayet)
Kuran okunduğu zaman ona (b: kulak verip dinleyin ve susun )ki size merhamet edilsin.
(A'RAF suresi 204. ayet)
---------------ayırıcı---------------